Kapora ile Satış (Urbân):

Kapora hakkında Amr b. Şuayb, dedesi Abdullah b. Amrb. el-Âs Radiyallâhu anhu’nun şöyle dediğini nakletmiştir:

نَهَى رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ بَيْعِ الْعُرْبَانِ قَالَ مَالِكٌ وَذَلِكَ فِيمَا نَرَى وَاللّٰهُ أَعْلَمُ أَنْ يَشْتَرِيَ الرَّجُلُ الْعَبْدَ أَوْ يَتَكَارَى الدَّابَّةَ ثُمَّ يَقُولُ أُعْطِيكَ دِينَارًا عَلَى أَنِّي إِنْ تَرَكْتُ السِّلْعَةَ أَوْ الْكِرَاءَ فَمَا أَعْطَيْتُكَ لَكَ (د عن عمرو بن شعيب عن أبيه عن جده)

Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem, kaporalı satıştan nehyetti. İmam Malik dedi ki: ″Allah bilir, kanaatimize göre bu satış şöyle olur; ″Adam bir köle satın alır veya hayvan kirâlar. Sonra da; (satıcı veya kirâlayana), malı veya kirâyı bırakırsam, verdiğim senin olmak üzere sana bir dinar veriyorum, der.″[1]

″Kapora vermek″ diye tercüme edilen ″Urban″ kelimesi, alışveriş yaparken uygulanan bir usuldür. ″Urban″, hadisin râvisi olan İmam Mâlik tarafından tefsir edilmiştir. İmam Mâlik’in Muvatta’daki izahı daha açıktır. Orada da şöyle demektedir: ″Allah bilir, kanaatimize göre bunun izahı şudur: Adam bir köle veya câriye satın alır, ya da bir hayvan kirâlar. Sonra da satıcı veya kirâlayana; eğer malı alırsam veya kirâladığım hayvana binersem kirâ ücreti veya satış bedelinden sayılması, almazsam ya da kirâyı bozarsam karşılıksız olarak sende kalması şartıyla sana bir dinar veya bir dirhem veriyorum, demesidir.″[2]

Görüldüğü gibi bu tarif, kapora dediğimiz şeyin aynısıdır. Bu usule ″Urban″ denmesine sebep, bu kelimenin; ıslah ve bozukluğu giderme mânâ­sı ifade etmesidir.

Hadis açık bir sûrette kapora ile satışın câiz olmayışına delildir. Hane­fi, Şafii ve Mâlikilerin görüşü bu istikamettedir. Bu yolla yapılan satışın fâsit olmasına sebep, hem içerisinde fâsit bir şart, hem de aldatmanın bu­lunmasıdır. Çünkü kaporayı veren kişi, ″Alırsam şöyle, almazsam böyle″ gibi laflarla fâsit bir şart koşmuştur.

Fâsit olan kaporalı satış; ″Eğer alışverişten cayarsam verdiğim para sende kalsın″ şeklinde olanıdır. Öyle olmayıp da, "Önceden para verip, satışı kesinleştirirsem bunu bedelden düşeriz. Ama almaktan vazgeçersem paramı alırım" derse bu câizdir. Bu durumda taraflardan birisine muhayyerlik şartı tanınmıştır. Muhayyerlik şartının caiz olduğu daha önce geçmişti.

Ahmed b. Hanbel’e göre ise; kaporalı satış câizdir. Ahmed b. Hanbel; bu husustaki hadise munkatı’ ve zayıf diye itiraz etmiştir. Zeyd b. Eslem’den rivayet edilen şu hadis de Ahmed b. Hanbel’in görüşünü destekler:

عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَقَالَ سُئِلَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنِالْعُرْبَانِ فِي الْبَيْعِ؟ فَأَحَلَّهُ.

″Zeyd b. Eslem’den nakledildiğine göre; Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’e kaporalı satıştan sorulunca, bunun helâl olduğunu söylemiştir.″[3] Aksi görüşte olan diğer mezhep imamları ise, Zeyd b. Eslem’in bu rivayetine iki sebeple itiraz ederler: 1-Hadis mürseldir.[4] 2-İsnadında İbrahim b. Yahya vardır, bu zat zayıftır. Bir de bu iki rivâyette; ibâha (mübahlık) ile yasak karşılaşmaktadır. Böyle durum­larda yasağı işaret eden haber tercih edilir. Çünkü ihtiyata uygun olan budur.


[1] Sünen-i Ebû Dâvud, Buyû’ 67; Sünen-i İbn-i Mâce, Ticaret 22.

[2] İmam Mâlik, Muvatta, Buyû’ 1.

[3] Kenz’ul-Ummal, Hadis No: 9964.

[4] Mürsel hadis: Tâbiînden bir râvinin, kendisiyle Peygamber Efendimiz arasındaki sahâbînin ismini atlayarak naklettiği hadis demektir. Zîrâ Zeyd b. Eslem; Medine-i Münevverede yetişen tefsir âlimlerinden olup, Tabiînin büyüklerindendir ve Hz. Ömer’in âzat ettiği bir zâttır.