MUHAMMED BİLAL NÂDİR HAZRETLERİNİN HAYATI VE YAZDIĞI ESERLERİ

Muhammed Bilal Nâdir Hazretleri; Gaziantep’in İslâhiye Kazası Erikli Belen (yeni adı Kozuluk) köyünde 1895 yılında dünyâya gelmiştir. Doğduğunda, babası Abdullah Efendi, çocuğunun hayırlı olması için yedi gün üst üste her gün bir koç kestirip Mevlid-i Şerif okutur. Zamanın en meşhur âlimlerine dualar yaptırır ve o âlimlere:

- Çocuğun ismini ne koyalım? diye sorar. Onlar da:

- Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem’in ve müezzininin ismi olsun derler ve ismini ″Muhammed Bilal″ koyarlar.

Muhammed Bilal Nâdir Hazretleri, 15 yaşlarında iken babası Abdullah Efendi vefat edince, o yaşta evin geçimini kendisi üstlenir.

Daha sonra Eşerefoğlu Rûmî Hazretlerinin yazmış olduğu Müzzekk’in-Nüfûs adlı kitap eline geçer. Bu kitap tarikattan bahseder. Bu kitabı okur, onunla amel eder ve bir yandan da şeyh aramaya başlar. Bilal Nâdir Hazretleri, Hulefâ-i Kâdirî’den Şeyh Hafız Ali Efendiye gider ve ondan ders alır. Böylece tasavvuf yaşantısı başlamış olur.

Peygamberimiz Sallallahu aleyhi vesellem’in Hıra mağarasında çalıştığı gibi kendisi de, şeyhinin izni ile Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin bu uygulamasını örnek alarak, yedi sene tuzsuz arpa ekmeği yiyip riyâzet ve mücâhede ile çalışmış ve kırk gün de çileye girmiştir.

Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem’in bu şekilde halktan uzaklaşıp ibâdete çekilmesine ″İnzivâ″, az yemenin adına ″Riyâzet″ ve nefsin hoşlanmadığı şeyleri yapmaya ve ibâdete çok çalışmaya da ″Mücâhede″ denir. İşte Bilal Nâdir Hazretleri de bu şekilde uzun yıllar çalışarak Kâdirî Tarikatı’nın, Nâdirî kolunu kurmuştur.

Gaziantep, Kahramanmaraş, İslâhiye ve köylerinde on beş cami yaptırmış. Bu eserleri yaptırırken ne sergi ile, ne makbuz ile, ne de imâ ederek para toplamamıştır. Yapılan iftira ve şikâyetler üzerine istiklâl mahkemelerinde 3 defa idam ile yargılanmış, 36 defa tevkif edilmiş, 54 defa nezârete alınmış ve 100’den fazla da ifade vermiştir. Daha sonra 1936 ile 1946 seneleri arasında 10 sene Giresun’a sürgün gitmiş, 1953 ile 1954 yılları arasında bir yıl hapis yatmış ve o günün şartlarında bin lira da ağır para cezasına çarptırılmış, hapisten hemen sonra 1954 ile 1956 yılları arasında da 2 sene İstanbul’a sürgüne gönderilmiştir.

Sağlığının son senelerinde teyp ülkemizde yeni yeni yayılmaya başlamıştı. Vefatına kadar olan süre içerisinde 100 saat kadar vaaz bandı doldurmuştur. Cevâhir’ül-İslâm, Zuhuratiyye-i Geylâniyye, Hâzâ Kitab’ül-Hadis, Hulâsâ-i Tarikat, Ümm’ül-Hadis ve benzeri yazmış olduğu eserleri vardır.

Muhammed Bilal Nâdir Hazretlerinin Arapça ve Osmanlıca olarak yazdığı eserlerin bir kısmı, oğlu Muhammed Hilmi Kutlubay (d. 1936/ö. 1999) Hazretleri tarafından bastırılıp yayımlanmıştır. Daha sonra bastırılamamış olan diğer eserleri de aynı şekilde tercüme edilerek tarafımızdan düzenlenip yayımlanmış ve yayımlanmaya da devam edilmektedir. Bu şekilde şu ana kadar 25 adet eser basılmıştır.

İşte bu tefsir de, Hanefi âlimi olan Muhammed Bilal Nâdir Hazretlerinin kendi zamanında bastıramadığı eserlerinden biridir. Bu yazdığı tefsiri, tam olarak bitiremeden vefât etmiştir. Biz de bu yarım kalan çalışmasını; Ehl-i Sünnet âlimleri tarafından yazılmış olan eserlerden de istifâde ederek basıma hazır hale getirdik.

Muhammed Bilal Nâdir Hazretleri, 1969 senesi Aralık ayının 22’yi 23’e bağlayan gece, Gaziantep’in Çarpın (yeni adı Işıklı) köyünde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Türbesi, Nurdağı ilçesinin Hamidiye köyündedir.

Muhammed Bilal Nadir (Bilal Baba) Hazretleri ve Muhammed Hilmi Kutlubay (Hilmi Baba) Hazretleri'nin Türbesi