FURKÂN SÛRESİ

﴿ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اَرْسَلَ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِه۪ۚ وَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً طَهُورًاۙ ﴿٤٨﴾ لِنُحْيِيَ بِه۪ بَلْدَةً مَيْتًا وَنُسْقِيَهُ مِمَّا خَلَقْنَٓا اَنْعَامًا وَاَنَاسِيَّ كَث۪يرًا ﴿٤٩﴾ وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُواۘ فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُورًا ﴿٥٠﴾

48-50. Ve rüzgârları, yağmurlardan önce bir müjdeci olarak gönderen O’dur. Ve Biz, gökten temiz bir su indirdik.* O suyu, ölü bir beldeyi (bitkileri kurumuş bir yeri) diriltmek ve yarattığımız nice hayvanları ve insanları sulamak için indirdik.* Yemin olsun ki Biz, gökten indirdiğimiz tertemiz suyu kullarımız arasında taksim ettik ki, nîmetlerimizi düşünüp ibret alsınlar. Lâkin insanların çoğu, nankörlük etmekten başka bir şey yapmadılar.

İzah: Yağmur hakkında Zeyd İbn-i Halid Radiyallâhu anhu’dan nakledilen Hadis-i Şerif’te, şöyle buyrulmuştur:

Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem Hudeybiye’de geceleyin yağmış olan bir yağmurdan sonra bizlere sabah namazı kıldırdı. Namaz bitince, yüzünü cemaate döndürdü ve ″Bilir misiniz, Rabbiniz ne buyurdu?″ diye sordu. ″Allah ve Resûlü en iyi bilendir″ dediler. Bunun üzerine dedi ki:

قَالَ أَصْبَحَ مِنْ عِبَادِي مُؤْمِنٌ بِي وَكَافِرٌ فَأَمَّا مَنْ قَالَ مُطِرْنَا بِفَضْلِ اللّٰهِ وَرَحْمَتِهِ فَذَلِكَ مُؤْمِنٌ بِي كَافِرٌ بِالْكَوْكَبِ وَأَمَّا مَنْ قَالَ مُطِرْنَا بِنَوْءِ كَذَا وَكَذَا فَذَلِكَ كَافِرٌ بِي مُؤْمِنٌ بِالْكَوْكَبِ (م عن زيد بن خالد)

Allah’u Teâlâ buyurdu ki: ″Kullarımdan kimi Bana Mü’min, kimi kâfir olarak sabahladı. Her kim Allah’ın lütuf ve rahmetiyle üzerimize yağmur yağdı dediyse, işte o Bana îman etmiş, yıldıza îman etmemiştir. Her kim de şu yıldızın doğuşu sebebiyle üzerimize yağmur yağdı dediyse, işte o da Bana îman etmemiş, yıldıza îman etmiştir.″[1]


[1] Sahih-i Müslim, Îman 32 (125).