KÂFİRLERLE YAPILAN CİHAT:

Kâfirlerle cihat; Allah’ın kelimesini yükseltmek, İslâm dinini aziz kılmak, kâfirlerin fesat ve kötülüklerini defetmektir. Cihadın farz olması, Allah’u Teâlâ’nın Sûre-i Bakara, Âyet 216’da: ″Ey Mü’minler! Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize farz kılındı″ ve Sûre-i Tevbe, Âyet 36’da: ″Ey Mü’minler! Müşrikler sizinle nasıl top­luca savaşıyorlarsa, siz de onlarla topluca savaşın″ diye geçen buyruğu gibi bir çok Âyet-i Kerîme ve Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem’in:

الْجِهَادُ مَاضٍ إلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ .

″Cihat, kıyâmet gününe kadar devam edecektir″[1] Hâdis-i Şerif’iyle sâbittir. Kâfirlerle cihat, Müslümanlara farz-ı kifâye olan bir ibâdettir. Yani savaş, bir kısım Müslümanlar tarafından yerine getirilince, diğer Müslümanlardan sorumluluk düşer. Aynı cenâze namazında olduğu gibi. Eğer bütün Müslümanlar cihadı bırakırlarsa, hepsi günahkâr olur. Savaş farz-ı ayn değildir. Çünkü savaş, öldürmektir. İnsanı öldürmek de Allah’u Teâlâ’nın binasını yıkmaktır. Bu hususta Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’in:

اَلْاِنْسَانُ بُنْيَانُ الرَّبِّ مَلْعُونٌ مَنْ هَدَمَ بُنْيَانَ الرَّبِّ.

″İnsan, Allah’u Teâlâ’nın binâsıdır. Allah’ın binâsını yıkan kimseye lânet edilmiştir″[2] Hadis-i Şerif’i buna delildir.


[1] el-İnâye Şerh’ul-Hidâye, c. 7, s. 435..

[2] Mültekâ Tercümesi, Mevkûfât, c. 1, s. 341; el-İnâye Şerh’ul-Hidâye, c. 15, s. 187.