İÇKİ HADDİ:

İçki içmek Müslümanlara haramdır. İçki içenin durumu hakkında Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

لَا يَزْنِي الزَّانِي حِينَ يَزْنِي وَهُوَ مُؤْمِنٌ وَلَا يَشْرَبُ الْخَمْرَ حِينَ يَشْرَبُ وَهُوَ مُؤْمِنٌ وَلَا يَسْرِقُ حِينَ يَسْرِقُ وَهُوَ مُؤْمِنٌ وَلَا يَنْتَهِبُ نُهْبَةً يَرْفَعُ النَّاسُ إِلَيْهِ فِيهَا أَبْصَارَهُمْ حِينَ يَنْتَهِبُهَا وَهُوَ مُؤْمِنٌ (خ عن أبى هريرة)

″Zina eden kişi, zina ederken Mü’min halde zinâ etmez. İçki içen kişi içerken Mü’min halde içmez. Hırsız, hırsızlık yaparken Mü’min halde hırsızlık yapmaz. İnsanların gözlerini kaldırıp (korkuyla) baktıkları bir gasbı gerçekleştirirken onu Mü’min olarak yapmaz.″[1]

İçki iki kısımdır: Birincisi; hamr yani şaraptır. Bunun azı da çoğu da, sarhoşluk versin, vermesin kesinlikle haram olup, bir damlası bile olsa, haddi gerektirir. İkincisi; şaraptan başka sarhoşluk veren diğer içkilerdir.

″Şarap″ lügatta; içilen herhangi bir sıvı maddenin ismidir. Gerek helal olsun, gerek haram olsun. Şarap lafzı, yaş üzüm suyundan yapılan herkesçe bilinen içkide kullanılır. Fıkhî bir terim olarak da şarap; pişirilmeksizin kendi kendine kaynayıp kabaran, kuvvetlenip sarhoş edici bir hâle gelen yaş üzüm suyudur. İmam-ı Âzam’a göre; böyle bir üzüm suyu köpüğünü atmadıkça, içene had vurulması hususunda şarap sayılmaz. Kaynaması, kuvvetlenmesinin başlangıcıdır. Tam şarap hâline gelmesi, köpüğünü atmasıyla olur. Bulanıklıktan sâfi olması da köpüğünü atmasına bağlıdır. Çünkü şarabın hükümleri kesindir. Şüphe ile sâbit olmaz. Köpüğünü attığı zaman şüphe kalkar.

- Şarap içene had vurulur. Şaraba helal diyen kişi, kâfir olur. Nihâye’de böyle zikredilmiştir. İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed’e göre; pişmemiş yaş üzüm suyunun kendi kendine kaynayıp kuvvetlenmesiyle şarap olmuş olur. Köpüğünü atması şart değildir. Fakat kaynayıp kabarması ve kuvvetlenmesi ise ittifakla şarttır. Bu vasıflar bulunmadıkça şarap olmuş olmaz. Yaş üzüm suyunun kaynayıp kabarması ve kuvvetlenmesi ile sarhoş edici hâle gelip içenler arasına düşmanlık ve kin düşmekte ve namaz kılmaktan alıkoymakta yeterli sıfatlardır. Köpüğünü atma vasfı sarhoşluğun meydana gelmesinde tesiri bulunan bir sıfat değildir. İçki hakkında ″Eşribe″ bahsine bakınız.

- İçki haddi; az veya çok miktarda kendi iradesiyle şarap içilmesinden dolayı sarhoşluk vermiş olsun, olmasın vurulması gereken bir cezâdır. Buna ″Hamr (şarap) haddi″ de denilir. Zîrâ Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem:

مَنْ شَرِبَ الْخَمْرَ فَاجْلِدُوهُ فَإِنْ عَادَ فَاجْلِدُوهُ (د عن قبيصة بن ذؤيب)

″Şarap içene celde (değnek) vurun. Eğer bir daha yaparsa yine değnek vurun″[2] diye buyurmuştur.

Bir kimse, bir damla olsun şarap içer ve kokusu var iken yakalanırsa yahut diğer haram içkilerden içip, sarhoş olarak getirilse ve bu kimsenin içtiğine dair iki erkek şâhitlik yaparsa yahut o kimse içki içtiğini İmam-ı Âzam ile İmam Muhammed’e göre; bir defa, İmam Ebû Yusuf’a göre; iki defa ikrâr ederse ve içkiyi kendi rızâsıyla içtiği de bilinirse; bu kimse ayılınca hür ise zinâ haddinde olduğu gibi bedeninin çeşitli yerlerine seksen değnek; köle ise kırk değnek vurulur. Bu hususta Sevr b. Zeyd ed-Deylemî Radiyallâhu anhu’dan şöyle nakledilmiştir:

أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ اسْتَشَارَ فِي الْخَمْرِ يَشْرَبُهَا الرَّجُلُ فَقَالَ لَهُ عَلِيُّ بْنُ أَبِي طَالِبٍ نَرَى أَنْ تَجْلِدَهُ ثَمَانِينَ فَإِنَّهُ إِذَا شَرِبَ سَكِرَ وَإِذَا سَكِرَ هَذَى وَإِذَا هَذَى افْتَرَى أَوْ كَمَا قَالَ فَجَلَدَ عُمَرُ فِي الْخَمْرِ ثَمَانِينَ (موطأ عن ثور بن زيد الديلمى)

Ömer b . Hattâb Radiyallâhu anhu, kişinin içtiği içki hususunda istişâre etti. Ali b. Ebî Tâlib Radiyallâhu anhu; ″Biz ona seksen celde vurma görüşündeyiz. Zîrâ o içtiğinde sarhoş olur. Sarhoş olunca saçma sapan konuşur. Saçma sapan konuşmaya başlayınca iftirâ atar″ dedi veya benzer şeyler söyledi. Bunun üzerine Ömer Radiyallâhu anhu içkide seksen celde vurdurdu.[3]

Yine bu hususta Sâib b. Yezid Radiyallâhu anhu’dan şöyle nakledilmiştir:

كُنَّا نُؤْتَى بِالشَّارِبِ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَإِمْرَةِ أَبِي بَكْرٍ وَصَدْرًا مِنْ خِلَافَةِ عُمَرَ فَنَقُومُ إِلَيْهِ بِأَيْدِينَا وَنِعَالِنَا وَأَرْدِيَتِنَا حَتَّى كَانَ آخِرُ إِمْرَةِ عُمَرَ فَجَلَدَ أَرْبَعِينَ حَتَّى إِذَا عَتَوْا وَفَسَقُوا جَلَدَ ثَمَانِينَ (خ عن السائب بن يزيد)

″Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem zamanında, Hz. Ebû Bekir’in hilafeti ile Hz. Ömer’in hilafetinin başlarında bize içki içen biri getirildiğinde biz ona ellerimiz, ayakkabılarımız ve elbiselerimizle vururduk. Hz. Ömer’in halifeliğinin sonlarına doğru Hz. Ömer kırk celde vurdurdu. Hattâ insanlar azıp fasıklaşınca seksen celde vurdurdu.″[4]

Hasan Basrî, İmam-ı Âzam, İmam Ebû Yusuf, İmam Muhammed ve İmam Mâlik’e göre; içki haddi, seksen celdedir. İmam Şâfii, İmam Ahmed b. Hanbel’e göre ise, kırk celdedir.İçki içmenin sâbit olması hâlinde had gerektiğinde icmâ vardır. İh­tilaf; kırk celde mi, yoksa seksen celde mi vurulması gerektiği hususundadır. Ayrıca içki içme suçunda, kadınların şâhitliği de kabul edilmez.

- İçki haddi uygulanılan kişinin yüzüne, başına, tenâsül âzâsına, göğüs ve karnına vurulmaz. Bu kimsenin üzerinden, kendisini başından ayağına kadar örten entâri gibi elbisesinden başka elbiseleri çıkarılır. Kadınların, kürk gibi kalınca elbisesinden başkası üzerinden çıkarılmaz. Mesâfe uzak olmadığı halde şarabın kokusu gittikten sonra, bir kimse şarap içtiğini ikrâr etse yahut iki erkek şarap içtiğine dair şâhitlik etseler, İmam-ı Âzam ile İmam Ebû Yusuf’a göre, o kimseye had vurulmaz. Şarap içmede, uzun zamanın müddeti; şarap kokusunun gitmesiyle takdir edilmiştir.[5] İmam Muhammed’e göre; o kimseye had vurulur. Çünkü o, diğer hadlerde olduğu gibi şarap içmedeki zamanın geçme müddetini de bir ay olarak itibar etmiştir. Zîrâ kokunun bulunması, şarap içtiğine delil olmaz. Şarap içen kimse, karnında şarap varken, şarabın kokusunu giderebilir. Ve bâzı meyvelerde şarap kokusu bulunur. Bir kimse çok ayva yese, o kimsede şarap kokusu bulunur. Nitekim şâirin beytinde: ″Bana, sen mutlaka şarap içmişsin dediler. Ben, onlara hayır şarap içmedim, bilakis ayva yedim dedim″ diye gelmiştir. İmam-ı Âzam ile İmam Ebû Yusuf’un delili; İbn-i Mes’ud Radiyallâhu anhu’nun:

فَإِنْ وَجَدْتُمْ رَائِحَةَ الْخَمْرِ فَاجْلِدُوهُ.

″Bir kimsede şarap kokusu bulursanız, hemen ona celde (değnek) vurun″[6] sözüdür.

- Bir kimsede şarap kokusu bulunsa yahut şarap kussa yahut şarap içtiğini ikrâr ettikten sonra, ikrârından dönse yahut sarhoşken ikrâr etse, sarhoşun ikrârına itibar edilmez. Çünkü bu sarhoşluk, mübah bir şeyi kullanmasıyla veya zorla içirilmek sûretiyle meydana gelmiş olabilir. Aynı şekilde, kusan kimseye de zorla içirilme ihtimâli vardır. Bu sûretlerde, o kimseye had vurulmaz.

- Eğer içki içen kimse henüz sarhoşken veyahut ağzından içki kokusu gitmemişken şâhitler onu yakalar ve fakat onu yakaladıkları şehirden bir başka şehire götürünceye kadar sarhoşluğu yahut ağzının kokusu giderse üç imama göre de ona cezâ uygulanır. Zîrâ mesâfe uzaklığı nasıl zinâ cezâsında bir mâzeret ise, burada da öyledir. Bunun için böyle durumlarda şâhitlerden şüphe etmeye mahal yoktur.

- Haddi gerektiren sarhoşluk; İmam-ı Âzam’a göre; kadını erkekten ve yeri gökten ayırt edemeyecek derecede olan sarhoşluktur. İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed’e göre; saçma sapan sözler söyleyen ve sözlerini karıştıracak derecedeki sarhoşluktur. Fetvâ da bunun üzerinedir. İnâye adlı kitabın müellifi; ″Sarhoş olan kimsenin sözlerinin çoğu saçmadır. Eğer sözünün yarısı doğru olursa, o kimse sarhoş değildir. Âlimlerin çoğu bu görüşü kabul etmişlerdir″ demiştir. İbn-i Velid Rahimehullah’tan nakledildiğine göre, o şöyle anlatmaktadır: ″Ebû Yusuf’tan haddi gerektiren sarhoşluktan sorduğumda; ″Sarhoş olan kimseye, Kâfirûn Sûresi okutturulur. Eğer yanılırsa sarhoştur″ diye cevap verdi. Ben; ″Bu sûrede, sarhoş olmayan da yanılır″ diye sorduğumda, Ebû Yusuf; ″Bir kimse şarap içip namaza başladı ve namazda bu sûreyi okuyamadı, bunun üzerine şarabı haram kılan Âyet-i Kerîme (Sûre-i Mâide, Âyet 90-91) bu kimse hakkında nâzil oldu″ diye cevap verdi.[7] Zîrâ şarabın haram kılınmasının sebebi şöyle nakledilmiştir: Bir gün Abdurrahman b. Avf Radiyallâhu anhu; şarap haram kılınmazdan önce bir ziyafet vermiş, Ashâb-ı Kirâm’dan bâzıları da, o ziyâfette hazır bulunmuşlardı. Onlara yedirmiş, içirmişti. Akşam namazının vakti gelince biri imam olmuş, Kâfirûn Sûresi’ni yanlış okumuş. Bunun üzerine içkinin haram olduğuna dair Âyet-i Kerîme nâzil olmuştu.

Bu sarhoşluk hakkındaki ihtilaf, şaraptan başka sarhoş edici içkilerden birinin kendi rızâsıyla içilmesinden meydana gelen sarhoşluktur. Yoksa şarabın bir damlasının içilmesiyle had vurulur. Sarhoş olmaya hacet yoktur.

- İmam-ı Âzam ile İmam Muhammed’e göre; bir kimse sarhoş olunca mürted olsa, karısı boş olmaz. Çünkü küfür, inanç konusundan olduğu için, sarhoş olan kimsenin kasdı ve inancı olmaz. Sarhoşlukla küfür gerçekleşmez. İmam Ebû Yusuf’a göre ise, sarhoşken mürted olmak küfürdür.

- İçki haddinin uygulanabilmesi için, içkiyi içen kimsenin akıllı, bâliğ, Müslüman ve konuşabilen bir kimse olması gerekir.


[1] Sahih-i Buhârî, Mezâlim 30.

[2] Sünen-i Ebû Dâvud, Hudûd 37.

[3] İmam Mâlik, Muvattâ, Eşribe 1.

[4] Sahih-i Buhârî, Hudûd 5.

[5] Bakınız; Sünen-i Ebû Dâvud, Hudûd 35.

[6] Mültekâ Tercümesi, Mevkûfât, c. 1, s. 330; el-İnâye Şerh’ul-Hidâye, c. 7, s. 251.

[7] Mültekâ Tercümesi, Mevkûfât, c. 1, s. 330.