KARISINI ÜÇ KEZ BOŞAYANIN DURUMU:

- Bir veya iki talâkla boşanmış olan bir kadın, Hanefilere göre; üç hayız süresi iddet bekler. Zîrâ Allah’u Teâlâ Sûre-i Bakara, Âyet 228’de: ″Boşanmış kadınlar, kendi kendilerine üç hayız müddeti beklesinler. Bunlardan hâmile olanlar, Allah’a ve âhiret gününe îman ediyor iseler, onların rahimlerinde Allah’ın yarattığını gizlemeleri helâl olmaz…″ diye buyurmaktadır. Eğer boşama ric’î ise, iddet bekleme süresi içinde kocası kendisine sözlü ya da fiilî olarak dönebilir. Bu süre içinde koca dönmez ise talâk, bâin talâka dönüşür ve bu durumda eşler isterlerse, evliliklerini yeni bir nikâh kıyarak, mehir belirleyerek devam ettirebilir veya kadın iddet süresini tamamladıktan sonra başka bir erkekle de evlenebilir. Kadının bir başka erkekle evlenebilmesi için talâkın üçünün de gitmiş olması şart değildir.

Şer’an üç talâk hakkı vardır. Bu sebeple bir kimsenin üçüncü hakkını doldurmadan karısına dönme durumu vardır. Zîrâ bir veya iki talâk ile boşanmış olanların, aralarında anlaşarak daha sonra tekrar nikâhlanmak isteyenlere mâni olmamak gerektiğine dair Allah’u Teâlâ Sûre-i Bakara, Âyet 232’de şöyle buyurmaktadır:

″Zevcelerinizi boşadığınızda, onlar da iddetlerini tamamlayınca, dinin hükümleri dairesinde nikâh akdi için kendi aralarında anlaşırlarsa, kocaları ile tekrar nikâhlanmalarına mâni olmayın. Sizden Allah’a ve âhiret gününe îman edenler için bu hükümde nasihat vardır. Bu şekilde hareket etmek, sizin için daha faydalı ve daha temizdir. Allah’u Teâlâ (hakkınızda neyin hayırlı olduğunu) bilir, siz bilmezsiniz.″

Bu Âyet-i Kerîme’nin nüzul sebebi Ma’kıl İbn-i Yesâr Radiyallâhu anhu’dan şöyle anlatılmıştır:

كَانَتْ لِي أُخْتٌ تُخْطَبُ اِلَىَّ وَأَمْنَعُهَا مِنَ النَّاسِ فَأَتَانِي ابْنُ عَمّ فَأَنْكَحْتُهَا اِيَّاهُ فَاصْطَحَبَا مَا شَاءَ اللّٰهُ ثُمَّ طَلَّقَهَا طَلَاقًا لَهُ رَجْعَةٌ ثُمَّ تَرَكَهَا حَتَّى انْقَضَتْ عِدَّتُهَا فَلَمَّا خُطَبَتْ إِلَيَّ أَتَانِي يَخْطُبُهَا مَعَ الْخُطَّابِ فَقُلْتُ لَهُ: خُطِبَتْ إِلَيَّ فَمَنَعْتُهَا النَّاسَ فَآثَرْتُكَ بِهَا فَزَوَّجْتُكَ ثُمَّ طَلَّقْتهَا طَلَاقًا لَكَ رَجْعَةٌ ثُمَّ تَرَكْتَهَا حَتَّى انْقَضَتْ عِدَّتُهَا فَلَمَّا خُطَبَتْ إِلَيَّ آتَيْتَنِي تَخْطُبُهَا مَعَ الْخُطَّابِ! وَاللّٰهِ لَا أَنْكَحْتُكهَا أَبَدًا. قَالَ: فَفِيَّ نَزَلَتْ هَذِهِ الْآيَةُ وَإِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَبَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَلَا تَعْضُلُوهُنَّ أَنْ يَنْكِحْنَ أَزْوَاجَهُنَّ الْآيَةُ قَالَ: فَكَفَّرْتُ عَنْ يَمِينِي وَأَنْكَحْتُهَا إِيَّاهُ. (خ د ت عن معقل بن يسار) وفى أخرى البخارى: فَدَعَاهُ النَّبِىُّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَرَأَهَا عَلَيْهِ فَتَرَكَ الْحَمِيَّةَ وَاسْتَقَادَ لِأَمْرِ اللّٰهِ عَزَّ وَجَلَّ.

Benim bir kız kardeşim vardı. Evlenmek için bana mürâcaat edenler oldu. Fakat kimseye olumlu cevap vermiyordum. Derken amcamın oğlu istedi. Kız kardeşimi ona nikâhladım. Allah’ın dilediği kadar bir müddet beraber yaşadılar. Sonra amcamın oğlu onu ric’î talâk ile boşadı. Ancak tekrar almadan terketti. İddeti tamamlandı. Kız kardeşimle evlenmek isteyenler bana mürâcaat edince amcamın oğlu da, mürâcaat ederek tekrar almak istedi. Kendisine: ″Daha önce de çok isteyenler oldu, kimseye vermedim, seni hepsine tercih ederek sana verdim, seninle evlendirdim. Sen onu ric’î talâk ile boşadın. Geri alma hakkın olduğu halde, onu terkettin ve iddeti doldu. Başkaları istemeye gelince, sen de tâlip oldun. Vâllâhi! Onu aslâ sana vermeyeceğim″ dedim. Hz. Ma’kıl der ki: Bunun üzerine benim hakkımda şu âyet nâzil oldu: ″Zevcelerinizi boşadığınızda, onlar da iddetlerini tamamlayınca, dinin hükümleri dairesinde nikâh akdi için kendi aralarında anlaşırlarsa, kocaları ile tekrar nikâhlanmalarına mâni olmayın…″[1] Yine Hz. Ma’kıl şöyle ilâve eder: Bu âyet üzerine, yeminim için keffârette bulundum ve kız kardeşimi, eski kocasına nikâhladım.[2] Buhârî’nin bir rivâyetinde şöyle denir: ″Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem, Ma’kıl’ı çağırdı, âyeti kendisine okudu. Bunun üzerine o, hamiyeti[3] ve kızgınlığı bıraktı ve Allah’ın emrine boyun eğdi.[4]

Bu Âyet-i Kerîme hakkında İbn-i Abbas Radiyallâhu anhumâ da şöyle buyurmuştur:

نَزَلَتْ هَذِهِ الْآيَةُ فِي الرَّجُلِ يُطَلِّقُ امْرَأَتَهُ طَلْقَةً أَوْ طَلْقَتَيْنِ فَتَنْقَضِي عِدَّتُهَا ثُمَّ يَبْدُو لَهُ تَزْوِيجُهَا وَأَنْ يُرَاجِعَهَا، وَتُرِيدُ الْمَرْأَةُ ذَلِكَ فَيَمْنَعُهَا أَوْلِيَاؤُهَا مِنْ ذَلِكَ فَنَهَى اللّٰهُ أَنْ يَمْنَعُوهَا (السيوطي، الدر المنثور عن ابن عباس(

″Bu âyet, karısını bir veya iki talâkla boşayıp kadının iddeti bittikten sonra onu nikâhına döndürüp, tekrar evlenmek isteyen erkek ile aynısını isteyen ancak velîleri izin vermeyen kadın hakkında nâzil olmuştur. Bu âyetle Allah’u Teâlâ, kadının velîlerine, onun böylesi bir evlilik yapmasına engel olmamalarını bildirmiştir.″[5]

Üç talâk ile boşanan kadın ise, sahih bir nikâh ile bir başka erkek ile evlenip o erkek kendisiyle cinsel ilişkide bulunmadıkça ve ondan da ayrılıp iddeti bitmedikçe eski kocasına bir daha varamaz. Zîrâ Allah’u Teâlâ Sûre-i Bakara, Âyet 230’da şöyle buyurmaktadır:

″Eğer koca, zevcesini üçüncü defa boşarsa, kadın başka biriyle evlenmedikçe ilk kocasına helâl olmaz. O evlendiği kişi de onu boşarsa ve önceki kocası ile kadın, Allah’ın hudûdunu hakkıyla yerine getireceklerine kanaat ederlerse, o zaman tekrar evlenmelerinde bir günah yoktur. İşte bunlar, Allah’ın hudûdudur. Allah’u Teâlâ, bunları bilen bir topluluk için beyan eder.″

Bir kimse zevcesini üç talâkla boşamışsa, bundan sonra o kadını geri alamaz. Ancak o kadınla tekrar evlenebilmesi için Âyet-i Kerîme’de geçtiği gibi, kadın normal şartlarda başka biriyle evlenir ve o kişi de ölürse veya onunla da geçinemeyip ayrılırsa, o zaman önceki kocasıyla dilerse tekrar evlenebilir. Bu hususta Hz. Âişe Radiyallâhu anhâ’dan şu Hadis-i Şerif nakledilmiştir:

أَنَّ رَجُلًا طَلَّقَ امْرَأَتَهُ ثَلَاثًا فَتَزَوَّجَتْ فَطَلَّقَ فَسُئِلَ النَّبِيُّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَتَحِلُّ لِلْأَوَّلِ قَالَ لَا حَتَّى يَذُوقَ عُسَيْلَتَهَا كَمَا ذَاقَ الْأَوَّلُ (خ م عن عائشة(

Bir adam hanımını üçtalâkla boşadı. Kadınla bir başka adam evlendi, ancak bu adam da kadını temastan önce boşadı. Kadın tekrar önceki kocasına dönmek istemişti. Resûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem’e bu hususta sorulunca, buyurdu ki: ″Hayır! İkincisi kadının balcağızından tatmadıkça önceki tadamaz!″[6]

- Bir kimse câriye olan karısını iki talâkla boşadıktan sonra, efendisinden o câriyeyi satın alsa; câriye, başka bir adamla evlenmedikçe kocasına helal olmaz.

- Üç talâkla boşanan hür bir kadın, iddet bittikten sonra mürâhik (cinsel ilişkide bulunacak vaziyette olan erkek çocuk) ile evlense ve onunla cinsel ilişkiden sonra boşansa, bu kadın ilk kocasına helal olur. Ama bir câriyeyi, kocası iki talâkla boşayıp, iddeti bittikten sonra efendisinin cinsel ilişkide bulunması ile kocasına helal olmaz.

Üç talâkla boşanan hür bir kadın, iki talâkla boşanan bir câriye iddetlerini bitirdikten sonra sahih nikâhla başka bir adamla evlenip, ikinci evlendiği adam tarafından cinsel ilişkide bulunulmadıkça ve bunlar tarafından boşanıp iddetleri bitmedikçe, birinci kocalarına varmaları helal olmaz.

Hür olan kadın bir veya iki talâk ile boşandığı zaman, eğer iddeti bittikten sonra bir başkasıyla evlenir ve ondan da ayrılır eski kocasına varırsa, yeni bir evlilik yaptığından kocasının yine üç talâk hakkı olur. Bu, İmam-ı Âzam ile İmam Ebû Yusuf’a göredir. İmam Muhammed ise, bu kadına ilk kocası üç talâkla mâlik olmayıp, önceden kaç talâk kaldıysa, o talâklarla sahip olur. Ona göre; eğer talâklar üçten aşağı olursa, kadının bir başkasıyla evlenmesine gerek yoktur. Zîrâ Allah’u Teâlâ Sûre-i Bakara, Âyet 232’de: ″Eğer koca, zevcesini üçüncü defa boşarsa, kadın başka biriyle evlenmedikçe ilk kocasına helâl olmaz″ diye buyurduğuna göre, kadının bir başka koca ile evlenmesi onun eski kocasıyla evlenmesini câiz kılar. Bir veya iki talâk ile boşanan kadın ise, eski kocasıyla evlenmesi zâten câizdir. İmam-ı Âzam ile İmam Ebû Yusuf ise, ″Boşanan kadının ikinci kocaya varmasıyla üç talâkın hükmü yıkıldığına göre, üçten aşağı olan talâkların yıkılması öncelikle lâzım gelir″ demişlerdir.

Üç talâkla boşanmış bir kadın, ilk kocasına; ″Senden benim iddetim bitince, bir başkasıyla evlendim. O da benimle cinsel ilişkide bulunduktan sonra beni boşadı ve ondan da iddetim bitti″ dese, söylemiş olduğu bu süre, iki iddetin bitmesine yetecek kadar olursa; ilk kocası için kadını tasdik etmek vardır. Yani eğer kocası, onun bu dediklerinin doğruluğuna kanaat getirirse onunla yeni baştan evlenebilir. Zîrâ bu, diyânetle ilgili bir iş olduğu için, onda bir kişinin sözü makbuldür.


[1] Sûre-i Bakara, Âyet 232.

[2] Sahih-i Buhârî, Tefsir-i Bakara 40; Sünen-i Ebû Dâvud, Nikâh 21; Sünen-i Tirmizî, Tefsîr’ul-Kur’ân 3; Kütüb-i Sitte, Hadis No: 489.

[3] Hamiyet: Bir kimsenin ailesini koruma çabası, demektir.

[4] Sahih-i Buhârî, Talâk 44.

[5] Celâleddin es-Suyûtî, ed-Dürr’ül-Mensûr, c. 2, s. 606.

[6] Sahih-i Buhârî, Libas 6, Talâk 4, 7, 37; Sahih-i Müslim, Nikâh 17 (115 Sünen-i Ebû Dâvud, Talâk 49.