Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem’in Mîraca Çıktığı Yer:

Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem, Kur’ân-ı Kerîm’de bahsi geçen Mîrac’a amcası Ebû Tâlib’in kızı Ümmü Hâni Hazretlerinin evinden çıkmıştı. ResûlullahSallallâhu aleyhi ve sellem, genellikle namazlarını Mescid-i Haram’da bulu­nan Rüknü Yemani ile Hacerü’l-Esved arasında kılardı. Böylece yönünü hem Kudüs’e, hem de Kâbe’ye dönmüş olurdu.Ümmü Hâni Hazretlerinin evi, Rüknü Yemani’nin tam karşısında idi. Osmanlılar, bu mukaddes yerin kaybolmaması için, Peygamber Efendimizin Burak’a bindiği yeri kırmızı renkli bir mermer sütun ile belirli hâle getirmişlerdi. Diğer bütün sütunlar ise beyaz renkte idi. Osmanlı hâkimiyetinden sonra gelen yönetim, maalesef o sütunu da diğer sütunların rengine boyayarak yerini belirsiz hâle getirmişlerdir. Bu sütunun arkasında bulunan iki sütun arasında da Peygamber Efendimizingöğsü Cebrâil Aleyhisselâm tarafından yarılmış ve mîraca çıkma­ya hazır hâle getirilmiştir.

Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem’in, Mîraç yolculuğuna başlarken Burak’a bindiği yerdeki sütun, Harem-i Şerif’teki genişletme çalışması yapılırken ortaya çıkarılmıştır. Bu durum bir çok medya tarafından haber yapılmıştır. Bu haberlerden birisi şöyledir:

″Harem-i Şerif projesindeOsmanlı revaklarısorumlusu olarak iki yıldır görev yapmakta olan Başmühendis Hikmet Toplu, Kâbe’nin çevresindeki genişletme çalışmalarında gelinen son durumla ilgili bilgiler verirken, çalışmalar sırasında şâhit olduğu müthiş bir keşfi daha paylaştı.

Beytullah’ta Mîrac’ın izini, Efendimiz’in kokusunu bulduk. Yaşadıkları olağanüstü durumun hâla tesirinde olduklarını vurgulayan Toplu, ″Resûlullah Sallâllahu aleyhi ve sellem, Mîraç yolculuğunun evvelinde Ümmü HâniRadiyallâhu anhâ‘nın evinde, Hz. Cebrâil Aleyhisselâm tarafından Burak’a bindirilmişti.Tam bu noktaya zamanında bir sütun konulup Mîraç yolculuğunun başlangıcı işâretlenmiş ve ziyaretçiler tarafından bilinirdi. Fakat sonraları bâzı çalışmalardan sonra, belki de kasıtlı olarak o sütun, diğerleri gibi kaplanıp kapatılmış.Söküm esnâsında mezkûr sütunun etrafını açtığımızda etrafa mis gibi kokular yayıldı. Diğer hiçbir sütunda böylesi bir güzel koku yoktu. Sonra açmaya devam ettik.Altındaki kum, mermer hepsi güzel kokuyordu. Sonraları kazılar devam ettikçe oradaki kokunun devam ettiğine şâhit olduk.Her yerden ziyaretçi akını oldu buraya. Üniversite profesörlerinden işçisine kadar herkes el ve yüz sürdü bu mübârek mekâna″ ifadelerini kullandı.

Kokunun Allah’u Teâlâ’dan Habib-i Ekrem’ine bir ikrâmı olduğunu dile getiren Toplu,″Resûlullah Sallâlahu aleyhi ve sellem’in hatırasını taşıma şerefine sahip her yerde buna benzer koku vardır″ açıklamasında bulundu. Toplu, kazıdan sonra ortaya yayılan güzel koku hakkındaki açıklamalarına şöyle devam etti: ″Meselâ; Efendimiz Aleyhisselâm’ın dünyâya teşrif ettiği ve şimdilerde kütüphane olarak kullanılanBeyt-i Mübârek’e girerseniz içeri başka kokar ve tam doğduğu oda olan müdüriyet odasına girerseniz orası ise bambaşka kokar. Ya da Uhud Dağı’nda harp sonrası istirahat ve ibâdet ettiği mağarayı ziyaret edenler bilirler. Tam Efendimiz Aleyhi ekmelu’t-tahiyyat’ın istirahat ettiği, namaz kıldığı kaya bambaşka kokar. Herkes bu kokunun hiçbir kokuya benzemediğine kâildir. Yani dediğim gibi bu koku, Allah’ın, Resulü’ne verdiği bir ikrâm.″[1]


[1] 3 Aralık 2014 tarihinde birçok gazete ve medyada bu haber yayınlanmıştır.