HAC VE UMREDE KADINLAR İLE İLGİLİ HÜKÜMLER:

Hz. Âişe Radiyallâhu anhâ’dan nakledilen bir Hadis-i Şerif’te, o şöyle anlatmaktadır:

قُلْتُ يَا رَسُولَ اللّٰهِ عَلَى النِّسَاءِ جِهَادٌ قَالَ نَعَمْ عَلَيْهِنَّ جِهَادٌ لَا قِتَالَ فِيهِ الْحَجُّ وَالْعُمْرَةُ (حم ه هن عائشة)

″Yâ Resûlallah! Kadınlara cihad farz mıdır?″ diye sordum. Şöyle buyurdu: ″Evet, onlara içinde çarpışmanın olmadığı cihad farzdır; hac ve umre.″[1]

Bu hususta Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem bir diğer Hadis-i Şerif’inde de şöyle buyurmuştur:

جِهَادُ الْكَبِيرِ وَالصَّغِيرِ وَالضَّعِيفِ وَالْمَرْأَةِ الْحَجُّ وَالْعُمْرَةُ (ن عن أبى هريرة)

″Küçüğün, büyüğün, zayıfın ve kadının cihadı hac ve umredir.″[2]

Kadınlar hac ve umre görevlerinde erkekler gibidir. Ancak şu hususlarda, erkeklerden farklı hareket ederler:

1- Kadınlar özel hallerinde, tavaftan başka haccın diğer görevlerini yapabilirler. Eğer bu halde tavaf yaparlarsa cezâ gerekir. Mîkâdı geçmek ve haccını yapmak için ihrama girmek durumunda kalan bir kadın, ihrama girmek üzere iken âdet görse, gusledip ihrama girer. Ancak Kâbe’yi tavaf etmez. Çünkü tavaf, Mescid-i Haram’da yapılır. Âdet hâlindeki kadının Mescide girmesi ise haramdır.[3]

2- Mîkât sınırları ihramsız geçilemeyeceği için, hac veya umreye giden kadınlar, özel hallerinde olsalar dahi niyet ve telbiye getirerek ihrama girerler. Fakat bunlar mescitlere giremedikleri için Mescid-i Haram’a da giremezler, tavaf da yapamazlar. Bunlar, ihram yasaklarına dikkat ederek, bu özel hallerinin geçmesini beklerler.

Kısaca özel hâlinde iken ihrama giren veya ihrama girdikten sonra özel hâlini gören kadınlar, tavaf dışında haccın bütün menâsikini yerine getirebilirler. Bu durumda olan kadın kudüm tavafını veya umresini yapmadan Arafat vakfesini yapmak mecburiyetinde kalırsa, şöyle hareket eder:

- İfrad haccı yapmak üzere, sâdece hac için ihrama girmişse, temizlendikten sonra ziyaret tavafını, haccın sa’yını ve vedâ tavafını yapar. kudüm tavafını terketmesi sebebiyle bir şey gerekmez, haccı tamam olur.

- Temettu haccı yapmak üzere, umre için ihrama girmişse, Arafat’a çıkılacak zamana kadar temizlenmeyi bekler. Temizlenmezse veya temizlendikten sonra umre yapacak zaman ve imkan olmadan Arafat’a çıkmak zorunda kalırsa, hac için niyet ve telbiye yaparak, umre ihramını iptal eder. Hacdan önce umre yapmadığı için ifrad haccı yapmış olur; temettu için kurban kesmesi artık ona vâcip olmaz. Ancak hacdan sonra bu umreyi kazâ eder ve iptal ettiği için cezâ kurbanı keser.

- Kıran haccı yapmak üzere, hem umre, hem de hac için ihrama girmişse, umreden önce Arafat vakfesi yapmakla, umresini iptal etmiş sayıldığından ifrad haccı yapmış olur. Kıran için kurban kesmek artık ona vâcip olmaz. Ancak hacdan sonra bu umreyi kazâ eder ve iptal ettiği için cezâ kurbanı keser.

3- Hayız ve nifas denilen özel halleri sebebiyle ziyaret tavafını Eyyâm-ı Nahr’dan (bayram günlerinden) sonra yapmak ve vedâ tavafını terketmekle kendilerine cezâ gerekmez.[4] Eğer âdetini ziyaret tavafından sonra görür ise, o kadından vedâ tavafı, Mekke’de ikâmet edenlerde olduğu gibi üzerinden düşer. Hâsılı, Arafat’ta vakfe yaptıktan ve ziyaret tavafını yerine getirdikten sonra âdet görürse, memleketine döner. Vedâ tavafını yapmadığından dolayı üzerine bir şey lâzım gelmez. Çünkü Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem, vedâ tavafında âdet gören kadına ruhsat vermiştir.[5] Bu konuda delil, Safiyye Radiyallâhu anhâ’nın hadisidir:

فَإِنَّهُ أُخْبِرَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي أَيَّامِ النَّحْرِ أَنَّهَا حَاضَتْ فَقَالَ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَقْرَى حَلْقَى أَحَابِسَتُنَا هِيَ؟ فَقِيلَ إنَّهَا قَدْ طَافَتْ قَالَ فَلْتَنْفِرْ إذَنْ.

Safiyye Radiyallâhu anhâ, Kurban bayramı günlerinde Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’e hayızlı olduğunu haber verince, Peygamber Efendimiz: ″Allah o kanın kökünü kessin. O bize engel mi olacak?″ dedi. Peygamber Efendimize: ″O, ziyaret tavafını yaptı″ denince, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem: ″O halde yola çıksın″ buyurdu.[6]

Bu hadis, hayızlı kadının ziyaret tavafı yapmasının yasaklandığına ve vedâ tavafı yapma zorunluluğu bulunmadığına delildir. Çünkü Safiyye Radiyallâhu anhâ’nın ziyaret tavafı yapmış olduğu bildirilince, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem, Safiyye Radiyallâhu anhâ’ya kendileriyle beraber yola çıkmasını emretmişti.

Ziyaret tavafı haccın farzlarından olduğu için mutlaka yapılması gerekir. Hayızlı olan bir kadın bu tavafı yapamamışsa, temizlenene kadar Mekke’de bekleyip, temizlendikten sonra o tavafı yapması gerekir. Eğer hayızlı olduğu halde hatâen bu tavafı yapar da kâfile ile birlikte oradan ayrılırsa, bu tavaf üzerinden düşmez, ne zaman olursa olsun gelip o tavafı iâde etmesi gerekir. Fakat gelip de o tavafı yapma imkânı yoksa, Mekke’ye Harem bölgesinde kesilmek üzere bedene (deve veya sığır) göndermesi gerekir. Bu şekilde ziyaret tavafındaki noksanlık giderilmiş olur.

4- Kadınlar ihrama girerken, üzerlerindeki elbiselerini çıkarmazlar, başlarını ve ayaklarını açık bulundurmazlar. Fakat yüzleri açık olmalıdır, ellerine eldiven giymemeleri ise menduptur (sevaplıdır). Kadınların ihramı elbiseleridir. Onlar başörtüsü, çorap, ayakkabı gibi her zaman giydikleri şeyleri giyerler.

5- İhrama girmeden önce gusül abdesti almak, abdestli olanlar ve âdet görmekte olan kadınlar için de sünnettir. Gusül abdesti almak mümkün olmazsa abdest alınır.

6- Kadınlar, telbiye getirirken seslerini yükseltmeyip kendileri duyacağı şekilde söylerler.

7- Kadınlar, tavafta ″Iztıba ve remel″ yapmazlar.

8- Safâ ile Merve tepeleri arasındaki vâdi tabanında (yeşil ışıkla belirtilen aralıkta) ″Hervele″ yapmak (koşmak) sünnettir. Hervele lügatta; çabuk çabuk yürümek, koşuşturmak, acele etmek gibi anlamlara gelmekte, fıkhî bir terim olarak da; kısa adımlarla çok hızlı olmayacak şekilde koşmak anlamındadır. Hacer vâlidemiz, su aramak için bu iki tepe arasında toplamda yedi sefer gidip gelmiş ve iki tepenin vâdi tabanına geldiğinde ise koşmuştur. Kendisi lohusa olduğu için de ancak kısa adımlarla ve fazla hızlı olmayacak şekilde koşabilmiştir. Koşma sebebi de, İsmâil Âleyhisselâm daha kundakta bebek olduğu için, ona bir zarar gelir endişesiyle bir taraftan da onu gözlüyor olmasıydı. Bu sebeple erkek ve kadın herkesin, onun yaptığı gibi yapmaları sünnettir. Zîrâ Hanefi mezhebinin metin kitaplarında; el-Muhtar’da, Mültekâ’da, Kudûri’de sa’yda koşulması gereken yerde kadın ve erkek ayrımı yapılmaksızın koşulması gerektiği yazmaktadır. Ancak bunlara yazılan bâzı şerh kitaplarında; kadınların koşma esnâsında üstü açılması endişesinden dolayı, koşmamaları gerektiği söylenmiştir. Fakat böyle bir durumun oluşmayacağı kanaat getirilmişse mutlaka koşmaları gerekir. Çünkü Hacer validemizden kalma bir uygulamadır. Bu kıssa hakkında geniş bilgi için ″Safâ ile Merve″ bahsine bakınız. Günümüzde maalesef bu iki tepe arasındaki vâdi tabanı tamamen düz hâle getirilmiş ve yeri belli olsun diye yeşil ışıklar ile belirtilmiştir.

9- Kadınlar, ihramdan çıkmak için saçlarını dipten kazıtamazlar, uçlarından bir miktar (bir parmağın eni kadar) kesmeleri yeterlidir.


[1] Ahmed b. Hanbel, Müsned, Hadis No: 24158; Sünen-i İbn-i Mâce, Menâsik 8.

[2] Sünen-i Nesâî, Manâsik’ül-Hac 4,

[3] Mevsilî, Kitâb’ul-İhtiyâr, I/203.

[4] İlaç kullanarak ay hâlini geciktiren kadınlar, akıntı başlamadıkça temizlik devresi içerisinde sayılırlar.

[5] Mevsilî, Kitâb’ul-İhtiyâr, I/203.

[6] Mebsut Tercümesi, c. 4, s. 81; Sahih-i Buhâri, Talâk 43; Sünen-i İbn-i Mâce, Menâsik 83; Sünen-I Ebû Dâvud, Menâsik 94.