Orucu Bozmayan Hususlar:

1- Unutarak bir şey yemek ve içmek orucu bozmaz. Bu hususta farz, vâcip ve nâfile oruçlar arasında bir fark yoktur.[1]Zîrâ Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

مَنْ نَسِيَ وَهُوَ صَائِمٌ فَأَكَلَ أَوْ شَرِبَ فَلْيُتِمَّ صَوْمَهُ فَإِنَّمَا أَطْعَمَهُ اللّٰهُ وَسَقَاهُ (م عن أبى هريرة)

″Her kim oruçlu iken unutup bir şey yer veya içerse, orucunu (bozmayıp) tamamlasın. Çünkü onu, Allah yedirmiş ve içirmiştir.″[2]

Unutarak yiyip içerken oruçlu olduğunu hatırlayan bir kimse, hemen ağzını boşaltır ve orucuna devam eder. Bir kimse unutarak yiyen bir oruçluya rastlarsa, eğer oruç tutmaya güçlü, kuvvetli görülüyorsa, ona oruçlu olduğunu hatırlatmamak, tercih edilen görüşe göre, harama yakın mekruhtur. Fakat çok yaşlı ve zayıf bir kimse olursa, diğer ibâdetleri sağlam yapabilmesi için ona hatırlatılmaz. Uykuya dalmış bir kimseyi, vakti geçmeden namaz kılmak için uyandırmak da bir görevdir. Uyuyan özürlü sayılır; fakat uyandırmayan özürlü sayılmayacağı için günah işlemiş olur.

2- Unutarak cinsel ilişkide bulunmak da orucu bozmaz. Ramazan’da oruçlu olduğunu unutarak cinsel ilişkide bulunan kimse, oruçlu olduğunu hatırlar hatırlamaz, kendini geri çekse, orucu bozulmuş olmaz. Sonradan boşalma gerçekleşmiş olsa da zarar vermez. Bu, bir ihtilâm (rüyâda boşalma) gibi olmuş olur. Bu hususta farz, vâcip ve nâfile oruçlar arasında bir fark yoktur. Bu duruma düşen kişilerin gusül alıp oruçlarına devam etmeleri gerekir.

3- Bir kimse uykuda iken ihtilâm olsa, dokunma ve öpme olmadan sâdece bakmak veya düşünmek sebebiyle boşalsa, karısını sâdece öpse, gıybet etse, kan aldırsa, kendi irâdesi olmadan kussa, cünüp olarak sabahlasa, ağzına gelen balgamı yutsa, kulağına su girse[3], bu sûretlerde orucu bozulmaz.

Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem oruçlu iken eşini öpermiş. Bu hususta Hz. Âişe annemiz:

كَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُقَبِّلُ وَيُبَاشِرُ وَهُوَ صَائِمٌ وَكَانَ أَمْلَكَكُمْ لِإِرْبِهِ (خ عن عائشة)

″Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem oruçlu olduğu halde eşini öper ve eliyle dokunurdu. Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem sizin içinizde şehvetine en hâkim olanınızdı″[4] diye buyurmuştur. Lâkin oruçlunun kendinden emin olmadığı halde (şehevî duygularını harekete geçirecek şekilde) karısını öpmesi mekruh görülmüştür. Rivâyet edildiğine göre:

أَنْ شَابًّا سَأَلَ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنِ الْقُبْلَةِ لِلصَّائِمِ فَمَنَعَهُ وَسَأَلَهُ شَيْخٌ فَأَذِنَ لَهُ فَقَالَ الشَّابُّ: إِنَّ دِينِي وَدِينَهُ وَاحِدٌ، قَالَ: نَعَمْ وَلَكِنَّ الشَّيْخَ يَمْلِكُ نَفْسَهُ.

Gencin biri Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’e gelerek oruçlunun öpmesinin câiz olup olmadığını sormuş, Peygamber Efendimiz de onu oruçlu iken öpmekten menetmiştir. Yaşlı biri de aynı şeyi sormuş; Peygamber Efendimiz ona izin verince, orada beklemekde olan genç; ″Benimle bu adamın dini aynı değil mi?″ diye sorunca, Peygamber Efendimiz ona; ″Evet, ama yaşlı adam (öperken) kendisine hâkim olabilir″ diye buyurmuştur.[5]

Yine orucu bozmayan diğer durumlar hakkında da Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

ثَلَاثٌ لَا يُفْطِرْنَ الصَّائِمَ الْحِجَامَةُ وَالْقَيْءُ وَالِاحْتِلَامُ (ت عن أبى سعيد الخدرى)

″Üç şey kişinin orucunu bozmaz: Kan aldırmak, (istemeyerek) kusmak ve ihtilâm olmak (rüyâda boşalmak).″[6]

4- Oruçlu olan bir kimse dişlerinin arasında sahur yemeğinden kalan ve nohut miktarından az olan kırıntıyı isteyerek yutsa, orucu bozulmaz. Fakat nohut miktarından az olan susam ve buğday tanesi gibi bir şeyi dışardan alıp yutsa, orucu bozulur ve bu kimseye keffâret de gerekir. Ancak böyle pek az bir şey ağza alınıp çiğnense oruca zarar vermez. Çünkü bu ağız içinde dağılır bir zerre hâline gelir. Ancak bunun boğazdan geçtiği hissedilirse oruç bozulur. Nohut büyüklüğünden az olup dişler arasında kalan bir şey, ağızdan çıkarılıp sonra yenirse orucu bozar. Ancak sahih olan görüşe göre; keffâret gerekmez, sâdece kazâ gerekir. Çünkü böyle bir şeyi yemek, olağan dışı bir iştir.

5- Yenilmesi kastedilmeyen ve kendisinden kaçınılması mümkün olmayan bir şeyin içeriye gitmesi orucu bozmaz. Onun için, havada dağılan bir duman ve toz topraktan, öğütülen veya tokmakla döğülen şeylerden kalkan toz, orucu bozmaz. Çünkü kendi isteği ile olmamıştır. Uçan bir sineğin boğaza kaçması da böyledir. Fakat oruçlu bulunduğunu hatırladığı halde, kokladığı bir buhurun[7] dumanını içine çekse, orucu bozulur. Böyle bozulan bir orucu kazâ etmek gerekir.

6- Ağıza su verip çalkaladıktan sonra ağızda kalan yaşlığın tükürükle beraber yutulması orucu bozmaz. Yine insanın baş kısmından burnuna inen akıntıyı kasten içeri çekip yutması da orucu bozmaz. Ağzındaki tükürüğü yutmak da orucu bozmaz. Fakat ağzından dışarı çıkıp tamamen ayrılan tükürüğü tekrar yutmak orucu bozar.

7- Kişinin konuşmaktan veya başka bir sebepten dolayı tükürükle ıslanmış dudaklarını emmesi, orucunu bozmaz. Çünkü bunda bir zâruret vardır.

8- İnsanın derisinden içeriye sızan şeyler orucu bozmaz. Bunun için vücuda sürülen bir yağ veya yıkanıldığında içeriye soğukluğu geçen bir su, orucu bozmaz. Bu sebeple bir kimsenin oruçlu iken suda yüzmesi orucunu bozmaz, ancak ağzına ve burnuna su kaçmaması için ihtiyaten kafasını suya batırmaması gerekir. Yine, göze dökülen bir ilaç orucu bozmaz, boğaza geldiği hissedilse bile böyledir. Göze sürülen bir sürme de böyledir. Bu da orucu bozmaz. Bu hususta Ebû Râfi’in naklettiğine göre:

أَنَّهُ عَلَيْهِ الصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ دَعَا بِمُكْحُلَةِ إِثْمِدٍ فِي رَمَضَانَ فَاكْتَحَلَ وَهُوَ صَائِمٌ.

″Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem Ramazan’da oruçlu iken kendisine sürmedanlık getirilmesini istemiş, getirilince de gözüne sürme çekmiştir.″[8]

9- Erkeğin tenâsül uzvunun deliğine su, yağ veya başka bir şey dökülse, İmam-ı Âzam ile İmam Ebû Yusuf’a göre orucu bozulmaz. İmam Muhammed’e göre ise, orucu bozulur.

Oruç bedeni besleyen her şeyle bozulur. Tedâvi de bedenin beslenmesini amaçlayan bir şeydir. Çocuğa aşağısından süt vermek dahi, çocuğu besleyemez. Çünkü besin ancak ağız yoluyla alındığı zaman besleyici olur.

10- İki yoldan (ferc ve dübürden) başka herhangi bir uzva yapılacak temas sonunda meni gelmezse, oruç bozulmaz. Fakat meni gelirse oruç bozulur ve yalnız kazâ gerekir. El ile meniyi getirmek de bunun gibidir. Aynı şekilde ölüye mukârenet (temas) hâlinde de bu hüküm geçerlidir.

11- Dişlerin arasından çıkan kan boğaza gidecek olsa, bakılır; eğer az olur da içeriye geçmezse orucu bozmaz. Çünkü âdet gereği bundan korunmak mümkün değildir. Çok olmakla beraber çoğunluğunu tükürük teşkil ediyorsa, hüküm yine böyledir. Fakat çoğunluğu kan olur ve tadı duyulur bir hâlde veya kanla tükürük eşit bulunursa, yutulduğunda oruç bozulur, kazâ gerekir. Çıkarılan, çekilen diş için de bu hâller geçerlidir.

12- Gözyaşı veya yüz teri ağza girecek olsa, bakılır; eğer bir ve iki damla gibi az bir şey ise, orucu bozmaz. Çünkü bundan kaçınmak mümkün değildir. Fakat tuzluluğu bütün ağız içinde duyulacak derecede fazla olup da oruç hatırda iken yutulacak olsa, orucu bozar, kazâ gerekir.

13- Ağızdan çeneye doğru iplik hâlinde sarkan ve ağızdan kopup ayrılmayan ağız salyasını içeriye çekip yutmak orucu bozmaz. Çünkü bu halde henüz ağızdan çıkmamış sayılır. Bunun gibi, herhangi bir sebeple ağızdan çıkıp yine ağza girerek boğaza giden bir sıvı ile de oruç bozulmaz.

14- Su veya yağ ile ıslanmış bir parmağın, mahrem yeri olan ön veya arka tarafa sokulması, oruç hatırlanması hâlinde olursa orucu bozar, kazâ gerekir. Fakat unutma hâlinde bozmaz.


[1] İmam Mâlik ise;″Unutma durumunda olsa da oruç bozulur ve kazâsı gerekir, kıyas da bunu gerektirir. Zîrâ namazda olan bir kimse unutarak da olsa konuşursa namazı bozulur. Bu sebeple unutarak da olsa bir şey yiyen veya içen kimsenin orucu bozulur ″ der. Bozulmaz diyenler de, yukarıdaki Hadis-i Şerif’i delil olarak almışlardır.

[2] Sahih-i Müslim, Sıyâm 33; Sahih-i Buhârî, Savm 26; Ahmed b. Hanbel, Müsned, Hadis No: 8773; Sünen-i İbn-i Mâce, Siyâm 15.

[3] Kulağa kaçan su orucu bozmaz. Fakat genzinden boğazına aktığını hissederse o zaman bozulur ve yalnız kazâsı gerekir.

[4] Sahih-i Buhâri, Savm 23.

[5] Mevsilî, Kitâb’ul-İhtiyâr, I/173.

[6] Sünen-i Tirmizî, Savm 24; Sünen-i Dârukutnî, Sıyâm 4.

[7] Buhur (tütsü): Bâzı bitkilerin yakılarak güzel kokulu bir duman elde edilmesine denir. Özellikle dînî törenlerde kullanılır.

[8] Mevsilî, Kitâb’ul-İhtiyâr, I/172.