Kur’ân-ı Kerîm’i Öğrenmek ve Okumak:

Her Müslümana, namazı câiz olacak kadar Kur’ân-ı Kerîm’den ezber etmek bir farz-ı ayndır. Fâtiha Sûresi ile diğer bir sûreyi ezber etmek de vâciptir; bununla farz da yerine getirilmiş olur. Kur’ân-ı Kerîm’in diğer kısımlarını ezber etmek de, Müslümanlar için bir farz-ı kifâyedir.

Kur’ân-ı Kerîm’i namaz dışında Mushaf’a bakarak okumak, ezber okumaktan eftaldir. Çünkü böyle yapmakla okuma ibâdeti ile Mushaf’a bakma ibâdeti beraber yapılmış olur.

Kur’ân-ı Kerîm’i okuyup öğrenmiş olan kimse, sonra Mushaf’tan okuyamayacak derecede unutacak olsa günahkâr olur.

Kur’ân-ı Kerîm’i okumak bir ibâdet olduğu gibi, başkasına öğretmek de bir ibâdettir. Ancak sâdece okuyup geçme değil, içerisindeki emir ve nehiyleri, öğütleri de öğrenmeli, onunla amel etmeli ve başkalarına da öğretmeye çalışmalıdır. Yani öğrenmeden maksat; hem okumak, hem öğretmek, hem de onu yaşamak ve yaşatmaktır. Bu anlamda Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

خَيْرُكُمْ مَنْ تَعَلَّمَ الْقُرْآنَ وَعَلَّمَهُ (خ ت عن عثمان بن عفان)

″Sizin hayırlınız, Kur’ân’ı öğrenip başkalarına da öğreteninizdir...″[1]


[1] Sahih-i Buhârî, Fedâil’ul-Kur’ân 21; Sünen-i Tirmizî, Fedâil’ul-Kur’ân 14.