TEYEMMÜM:

Teyemmüm; su bulunmadığı veya bulunduğu halde kullanmasının mümkün olmadığı takdirde temiz toprak ile abdestsizliği veya cünüplüğü gidermek için yapılan bir iştir. Teyemmüm Kitap ve Sünnet ile sâbittir.

Allah’u Teâlâ Sûre-i Mâide, Âyet 6’da şöyle buyurmaktadır:

″... Hasta olur yahut seferde bulunur yahut abdest bozmaktan gelmişseniz yahut kadınlara dokunur (ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, (niyet edip) temiz toprak ile yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi mesh ederek teyemmüm edin. Allah’u Teâlâ size güçlük vermek istemez. Lâkin sizi tertemiz yapmak ve size nîmetini tamamlamak ister ki, şükredesiniz.″

Hz. Âişe Radiyallâhu anhâ, gerdanlığını ikinci defa kaybettiği seferde, gece susuz bir mevkide konaklamışlar, abdest alma imkânı olmamış ve bunun üzerine bu Âyet-i Kerîme nâzil olmuştur.

Bu hâdise Hz. Âişe Radiyallâhu anhâ’dan şöyle nakledilmiştir:

لَمَّا كَانَ مِنْ أَمْرِ عِقْدِي مَا كَانَ قَالَ أَهْلُ الإِفْكِ مَا قَالُوا، فَخَرَجْتُ مَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي غَزْوَةٍ أُخْرَى، فَسَقَطَ أَيْضًا عِقْدِي، حَتَّى حَبَسَ الْتِمَاسُهُ النَّاسَ، وَاطَّلَعَ الْفَجْرُ، فَلَقِيتُ مِنْ أَبِي بَكْرٍ مَا شَاءَ اللّٰهُ، وَقَالَ لِي:يَا بنيَّةُ فِي سَفَرٍ تَكُونِينَ عَنَاءً وَبَلاءً وَلَيْسَ مَعَ النَّاسِ مَاءٌ، فَأَنْزَلَ اللّٰهُ الرُّخْصَةَ بِالتَّيَمُّمِ، فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ:أَمَا وَاللّٰهِ يَا بنيَّةُ إِنَّكِ لِمَا عَلِمْتُ مُبَارَكَةٌ (طب عن عائشة)

Gerdanlığımın kaybolduğu ve ifk[1] ehlinin attıkları iftiralar ile bunu tâkip eden olaylardan sonra yine bir defasında başka bir gazvede Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem ile birlikte sefere çıkmıştım. Yine gerdanlığım düştü ve insanlar, onu aramak üzere hapsolundu. Bulundukları yerden ayrılamadılar. Ebû Bekir es-Sıddîk bana: ″Kızcağı­zım, her seferde insanlara yük ve ibtila oluyorsun″ dedi. Bunun üzerine Allah’u Teâlâ teyemmümle ilgili ruhsatı indirdi[2] de, Ebû Bekir es-Sıddîk de: ″Ey kızım! Şüphesiz ki, sen çok mübârek birisin″ dedi.[3]

Teyemmüm hakkında Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

التُّرَابُ طَهُورُ الْمُسْلِمِ وَلَوْ إلَى عَشْرِ حِجَجٍ مَا لَمْ يَجِدْ الْمَاءَ.

″Toprak, Müslüman kişi için -on yıla kadar da olsa- su bulamadığı sürece temizleyicidir.″[4]

Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem bir diğer Hadis-i Şerif’inde de şöyle buyurmuştur:

جُعِلَتْ لِي الْأَرْضُ مَسْجِدًا وَتُرَابُهَا طَهُورًا أَيْنَمَا أَدْرَكَتْنِي الصَّلَاةُ تَيَمَّمَتْ وَصَلَّيْتُ.

″Yeryüzü bana mescit ve toprağı temiz kılındı. Namaz vakti bana nerede yetişirse (su bulamazsam) teyemmüm eder, namazımı kılarım.″[5]

Teyemmüm, ancak Peygamberimiz Muhammed Sallallâhu aleyhi ve sellem’in ümmeti için meşrû kılınmış, daha önce hiçbir ümmete meşrû kılınmamıştır.


[1] İfk hâdisesi ile ilgili Sûre-i Nûr, Âyet 11-20’ye bakınız.

[2] Sûre-i Mâide, Âyet 6.

[3] Taberânî, Mu’cem’ul-Kebir, Hadis No: 18683; Sahih-i Buhârî, Teyemmüm 12.

[4] el-Hidâye Tercümesi, c.1, s. 53; Sünen-i Ebû Dâvud, Tahâret 125; Sünen-i Nesâî, Tahâret 204.

[5] Mültekâ Tercümesi, Mevkûfât, c. 1, s. 34.