DİYET (ÖLDÜRME VEYA YARALAMA BEDELİ):

″Diyet″; Öldürmekle meydana gelen cinâyette öldürülenin nefsine karşılık veya âzâlarda yapılan cinâyetlerde yaralanan veya kesilen âzâya karşılık cinâyet işleyen kimseye veya cinâyet işleyen kimse ile âkilesi üzerine lâzım gelen belirlenmiş miktarda maldır. Bu da bir nevî tazminat demektir. Yaralanan ve kesilen âzâlardan dolayı verilmesi lâzım gelen diyete de ″Erş″ tabiri kullanılmıştır. Erş, mutlak surette özel durumdur. Diyet ise, mutlak surette umûmidir.

- Diyetler; ″Diyet-i muhaffefe″, ″Diyet-i mugallâza″ diye iki kısma ayrılır. Öldürülen kimsenin nefsine karşılık, öldürenden veya öldüren ile âkilesinden alınan diyete ″Diyeti muhaffefe″ denir. Şibh-i amd (kasten öldürmeye benzeyen öldürme) sûretiyle meydana gelen bir öldürmeden dolayı verilmesi lâzım gelen diyete de ″Diyet-i mugallâza″ denir ki, diyetlerin deve cinsinden verileceği takdirde dikkate alınır. Yani bu tür öldürmede, diyetin deve cinsinden verilmesi hâlinde dört nevî deveden yirmi beşer adet olmak üzere yüz deve verilmesidir. Bunlar: Bir yaşını bitirip, iki yaşına girmiş dişi deve. Üç yaşına girmiş dişi deve. Dört yaşına girmiş, üstüne binmeye ve yük taşımaya elverişli deve. Beş yaşına girmiş dişi devedir. İmam Muhammed’e göre ise; bu çeşitler; dört yaşına girmiş deveden otuz, beş yaşına girmiş dişi deveden otuz ve beş yaşını doldurup, altı yaşına girip karnında yavruları olan dişi develerden kırk olmak üzere toplam yüz devedir.

Deveden başka diyetlerde, diyet-i mugallâza yoktur. Öldürme, Şibh-i amd (kasten öldürmeye benzeyen öldürme) sûretiyle olsa bile, diyetin muhakkak deveden verilmesi şart değildir; altından veya gümüşten de diyet verilebilir.

Diyet-i muhaffefe, hatâen öldürmede ve hatâ yerine geçen öldürmede bir insanın ölmesine sebebiyet vermekten dolayı lâzım gelen diyettir. Hür bir erkeğin diyet-i muhaffefesi; altından bin dinardır, gümüşten on bin şer’î dirhemdir. Deveden ödenmesi hâlinde ise, beş cins deveden yirmişer tane olmak üzere toplam yüz devedir. Zîrâ Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem:

فِي دِيَةِ الْخَطَإِ عِشْرُونَ حِقَّةً وَعِشْرُونَ جَذَعَةً وَعِشْرُونَ بِنْتَ مَخَاضٍ وَعِشْرُونَ بِنْتَ لَبُونٍ وَعِشْرُونَ بَنِي مَخَاضٍ ذُكُرٍ (د عن ابن مسعود)

″Hatâen öldürmeden dolayı lâzım gelen diyet; dört yaşına girmiş dişi deveden yirmi, beş yaşına girmiş dişi deveden yirmi, iki yaşına girmiş dişi deveden yirmi, üç yaşına girmiş dişi deveden yirmi, iki yaşına girmiş erkek deveden yirmi olmak üzere toplam yüz devedir″[1] diye buyurmuştur.

- İmam-ı Âzam’a göre; dinar, dirhem ve deveden başka mallarda diyet verilmez. İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed’e göre; bu zikredilen üç çeşit maldan diyet verileceği gibi, iki yüz sığır yahut iki bin koyun yahut herhangi iki parçadan ibâret olmak üzere iki yüz kat elbise de diyet olarak verilebilir. ″Diyet, yalnız dinar, dirhem ve deveye mahsus değildir″ diye ″Nihâye″ adlı eserde zikredilmiştir. Buradan da fetvânın İmâmeyn’in görüşleri üzere verildiği anlaşılmaktadır. Zamanımızda iki parça elbiseden maksat; bir gömlek ile şalvardır. İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed’in delili; Câbir Radiyallâhu anhu’dan nakledilen:

أَنَّ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَضَى فِي الدِّيَةِ عَلَى أَهْلِ الْإِبِلِ مِائَةً مِنْ الْإِبِلِ وَعَلَى أَهْلِ الْبَقَرِ مِائَتَيْ بَقَرَةٍ وَعَلَى أَهْلِ الشَّاءِ أَلْفَيْ شَاةٍ وَعَلَى أَهْلِ الْحُلَلِ مِائَتَيْ حُلَّةٍ (د عن عطاء عن جابر)

″Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem, diyet hakkında; deve sahibine yüz deve, sığır sahibine iki yüz sığır, koyun sahibine iki bin koyun; elbise sahibine iki yüz elbise ile hükmetti″[2] diye geçen Hadis-i Şerif’tir.

Hür olan bir kadının gerek öldürülmesinde olan diyeti ve gerek âzâlarının kesilmesinde olan diyeti, bu hususlarda hür olan erkeğin diyetinin yarısıdır. ″Kadının diyeti erkeğin diyetinin yarısı kadardır″ diye geçen söz, Hz. Ali’den mevkuf, Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem’den de merfû hadis olarak rivâyet olunmuştur.[3] Ayrıca kadın, miras ve şâhitlik meselelerinde erkeğin yarısı sayılır. Diyet de böyledir. Kısâsta ise, erkek ve kadın arasında fark yoktur.

Müslüman ile zımmînin diyetleri aynıdır. Zîrâ Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem:

دِيَةَ كُلِّ ذِي عَهْدٍ فِي عَهْدِهِ أَلْفَ دِينَارٍ

″Ahdinde duran her ahid sâhibinin (zımmînin) diyeti, bin dinardır″[4] diye buyurmuştur. Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer de hilâfetleri zamanında böylece hükmetmişlerdir. Yine Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

إِذَا قَبِلُوا الْجِزْيَةَ فَأَعْلِمْهُمْ أَنَّ لَهُمْ مَا لِلْمُسْلِمِينَ، وَعَلَيْهِمْ مَا عَلَى الْمُسْلِمِينَ.

″Cizye ödemeyi kabul ettiklerinde onlara bildir ki; Müslümanlar için olan haklar onlar için de vardır. Müslümanlar aleyhine olan cezâlar onlar için de vardır.″[5]

Kölelerin diyeti; kendi kıymetleri miktarı kadardır. Fakat kölenin kıymeti, bir hür erkeğin diyeti kadar olursa yahut hür erkeğin diyetinden fazla olursa; kölenin derecesinin, hür erkeğin derecesinden aşağı olduğunu bildirmek için hür erkeğin diyetinden on dirhem miktarı noksan verilir. Câriyede de durum böyledir. Bu husus ileride daha ayrıntılı işlenecektir.

- Şibh-i amd (kasten öldürmeye benzeyen öldürme) sûretiyle meydana gelen öldürme ile hatâ neticesinde öldürmenin keffâreti, bir Mü’min köle âzat etmektir. Eğer köle âzat etmekten âciz olursa, iki ay arka arkaya oruç tutmaktan ibârettir. Bu hususta Allah’u Teâlâ Sûre-i Nisâ, Âyet 92’de şöyle buyurmaktadır:

Bir Mü’minin diğer bir Mü’mini haksız yere öldürmesi câiz değildir. Eğer hatâ ile olursa hâriç. Bir Mü’min diğer Mü’mini hatâ ile öldürürse, keffâret olarak bir Mü’min köleyi azat etmesi ve ölenin diyetini vârislerine vermesi gerekir. Eğer vârisler diyeti bağışlarsa başka. Eğer öldürülen kimse, Mü’min olduğu halde size düşman olan bir kavimden ise, o zaman Mü’min bir köle azad etmek gerekir (diyet gerekmez). Ve eğer öldürülen kimse, sizinle sulh anlaşması yapmış bir kavimden ise, o zaman vârislerine hem diyet ödemek, hem de Mü’min bir köle azad etmek gerekir. Fakat her kim (azat edecek Mü’min bir köle) bulamazsa, onun keffâreti, Allah katında tevbesinin kabulü için birbiri ardınca iki ay oruç tutmaktır. Allah’u Teâlâ her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.″

Şibh-i amd (kasten öldürmeye benzeyen öldürme) ile hatâen öldürmede akşamlı, sabahlı fakirleri doyurmak yoktur. Çünkü fakirlere yemek yedirme hakkında delil yoktur. Şeriat tarafından tâyin edilen miktarlar ise, ancak delille bilinir.

Anne ve babasından biri Müslüman olan kimsenin, süt emen çocuğunu keffâret için âzat etmek sahihtir. Çünkü Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem:

اَلْوَلَدُ يَتْبَعُ خَيْرَ الْأَبَوَيْنِ دِينًا

″Çocuk, anne ve babasından dince hayırlı olana tâbidir″[6] diye buyurmuştur. Bu takdirde Allah’u Teâlâ’nın, yukarıda geçtiği üzere; bir Mü’mini hatâen öldüren kimse, bir Mü’min köleyi âzat etmesi gerekir, buyruğuna dâhil olur.

Keffâret için âzat edilen kölenin âzâlarının tam olması da şarttır.


[1] Sünen-i Ebû Dâvud, Diyet 18. Yine bakınız: Sünen-i Tirmizî, Diyet 1; Sünen-i Nesâî, Kasâme 32.

[2] Sünen-i Ebû Dâvud, Diyet 18; Mültekâ Tercümesi, Mevkûfât, c. 2, s. 249.

[3] Hidâye Tercümesi, c. 4, s. 288; Mültekâ Tercümesi, Mevkûfât, c. 2, s. 249.

[4] Hidâye Tercümesi, c. 4, s. 289; Mültekâ Tercümesi, Mevkûfât, c. 2, s. 249.

[5] Mevsilî, Kitâb’ul-İhtiyâr, II/12; el-İnâye Şerh’ul-Hidâye, c. 13, s. 405.

[6] el-İnâye Şerh’ul-Hidâye, c. 3, s. 6; Mültekâ Tercümesi, Mevkûfât, c. 2, s. 249.