Hâkime Maaş Verilmesi:

Hüküm verme görevini üstlenen hâkimin kendisinin, aile efradının, geçimlerinden mesul olduğu kimselerin ve yardımcılarının erzakı ve yeterli miktarda nafakaları beyt’ül-maldan (devlet hazinesinden) karşılanır. Çünkü o, kendisini umumun hakkına adamıştır. Beyt’ül-maldan yeteri kadar nafakasını alamazsa, belki de insanların mallarına tamah eder. Bu sebeple demişler ki; insanların mallarına tamah etmemesi için; hükümdârın hâkimlik vazifesine servet sahibi kimseyi tâyin etmesi müstehab olur. Hz. Ebû Bekir Radiyallâhu anhu halife seçilince, geçimini sağlamak için pazara çıkmış; onu gören Hz. Ömer Radiyallâhu anhu kendisini pazardan geri çevirmiş, sonra ona günlük iki dirhem maaş bağlanması hususunda icmâ etmişlerdi. Kendi maaşından artırarak biriktirdiği parayla satın aldığı bir abası vardı. Vefat edeceği zaman Hz. Âişe Radiyallâhu anhâ’ya; beyt’ül-mala iade etmesi için, o abayı Hz. Ömer’e teslim et, demişti. Bu da gösteriyor ki, hâkim; muhtaç olmadığı zaman beyt’ül-maldan maaş alamaz. Tercih edilen görüş budur.[1]


[1] Mevsilî, Kitâb’ul-İhtiyâr, II/98.