Malını Güvenceye Almak İçin Ödünç Vermek (Süftece):

Süftece, tahrîmen mekruhtur. O da; yol korkusundan emin olmak için kişinin uzaktaki bir yere götürmek amacıyla başkasına ödünç para vermesidir. Bu hususta Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem:

كُلُّ قَرْضٍ جَرَّ مَنْفَعَةً فَهُوَ رِبًا (الحارث عن علي)

″Menfaat getiren her borç veriş fâizdir″[1] diye buyurmuştur. Bunun şekli şöyledir; bir kimsenin, karşılığını onun memleketinde kendisine vermek üzere veya yol tehlikesinden korumak amaçlı bir başkasına bir miktar parayı ödünç olarak vermesidir.[2] Meselâ; bir kimse, bir tüccara mal sattığında alacağı parayı, ″Bana burada verme de ben memlekete gidince oraya getir″ demesidir. Böylece ödemeyi güvenli yerde yaptırıp riski onun üzerine bırakıyor ve böylece kendisi menfaatlenmiş oluyor. Yoldaki tehlikeden dolayı, ″Orada bunu senden geri alırım″ diyerek, şart koşup bir kimseye borç vermesi durumu da böyledir.

Burada anlatılan durum; bir kimsenin, şart koşarak bir şeyi bir şahsa ödünç vermesiyle meydana gelmektedir. Fakat böyle bir şart koşulmadan ödünç verilmiş olsa, mekruhluk söz konusu olmaz. Kişinin böyle karşılıksız olarak şartlı ödünç vermesi, verdiği şeyi tamamen güvence altına almak içindir. Bu durumda kendi menfaatlenmiş, ama şartlı olarak ödünç verdiği kişi riske girmiştir. Mekruhluk da işte bu sebeptendir. Yoksa emânet olarak verse veya bir kimseye onun ihtiyacından dolayı ödünç vermiş olsa, zaten şer’an herhangi bir sorun yoktur.


[1] Kenz’ul-Ummal, Hadis No: 15516; Beyhakî, es-Sünen’ül-Kübrâ, c. 5, s. 349; Abdurrezzak, Musannef, Hadis No: 14657.

[2] Mevsılî, Kitâb’ul-İhtiyâr, II/40.