AĞAÇ ORTAKLIĞI (MÜSÂKAT):

″Müsâkat″, saky kelimesinden gelmektedir. Saky ise lügatta; sulamak anlamındadır. Fıkhî bir terim olarak da müsâkat; bir taraftan eşcâr yani üzüm bağları, yonca, sebzeler gibi yerde biten otlar yahut ağaçlar, diğer taraftan da bunlara bakmak, yetiştirmek ve bunlardan amaçlanan meyve, yaprak veya benzeri bir şey, aralarında anlaştıkları bir nisbet dâhilinde taksim edilmek üzere yapılan bir çeşit ortaklıktır. Yani ağaç bir taraftan, bakım diğer taraftan, çıkan meyve ortak olmak üzere kurulan ortaklıktır.

Ağaç ortaklığı; hüküm, ihtilaf ve şartlar bakımından ziraat ortaklığı (müzâraa) gibidir. Ziraat ortaklığında aranan şartlar, meselâ; ağaç ortaklığı anlaşması yapan kimselerin akıllı olmaları da aranır. Ancak ağaç ortaklığında müddetin tâyin edilmesi şart değildir. Ağaç ortaklığı, müddet tâyin edilmeden de sahih olur. Çünkü meyvelerin ve benzerlerinin yetişmeleri için bilinen vakitler vardır. Ama ekinler, böyle değildir. Ağaç ortaklığı anlaşmasında, müddet tâyin etmek lâzım değildir, diye beyan olunmuştur. Böyle olunca ağaç ortaklığı anlaşması, ilk elde edilen hâsılatın üzerine yapılmış olur. Zîrâ hâsılatın yetişme zamanı belli değildir. Yoncada yapılan ağaç ortaklığı; yonca tohumunun yetişip kurumasının zamanına kadar yapılmış olur. Müddeti tâyin etmeye hacet yoktur. Çünkü yonca tohumunun yetişmesi meyvenin yetişmesi gibidir.

Ağaç ortaklığı anlaşmasında meyvelerin çıkıp yetişmeyeceği bir müddet tâyin edilse; ağaç ortaklığı anlaşmasından maksat, çıkacak hâsılatın ortak olacağı için ve bu müddet içinde hâsılatın yetişmesi mümkün olmadığından ağaç ortaklığı anlaşması bozulmuş olur. Eğer hâsılatın yetişmesine ve yetişmemesine muhtemel olan bir müddet tâyin edilse, ağaç ortaklığı anlaşması câiz olur, tâyin edilen müddette meyve yetişirse, ağaç ortaklığında şart koştukları üzere hâsılat aralarında taksim olunur. Tâyin edilen müddette meyve yetişmezse, ağaç ortaklığı anlaşması fâsit olup, çalışan kimseye çalıştığı günlerin yevmiyesi verilir. Elde edilen meyveler tamamen ağaçların sahibine ait olur. Fâsit olan her ağaç ortaklığı anlaşmasında hâsılat, yer sahibinin olur, çalışan kimseye de yevmiyeleri verilir.

Ağaç ortaklığı yapılmış olan ağaçlardan yahut yerden bitmese, çalışan kimse için bir şey yoktur. Zîrâ âfet sebebiyle yok olmuştur.

Ağaç ortaklığı anlaşması; hurmalıklar, diğer ağaçlar, üzüm bağları, yoncalar, patlıcan ve sâir sebze fidelerinde câizdir. İnsanların bunlara ihtiyacı vardır. İmam Şâfii, son görüşünde; ″Ağaç ortaklığı ancak hurmalık ve üzüm bağlarında câizdir. Çünkü bu konuda nakledilen Hadis-i Şerif, sâdece bu iki meyve hakkındadır. Zîrâ bu Hadis-i Şerif ile, Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem’in Hayber halkı ile ağaç ortaklığı akdini yaptığı bildirilmektedir. Hayber’de ise o zaman yalnız bu iki meyve bulunuyordu″ demiştir. Hanefiler ise şöyle açıklamışlardır; ″Ağaç ortaklığının câiz olması ihtiyaçtan dolayıdır. İhtiyaç ise her şey için vardır. Hayber hadisi de ağaç ortaklığının yalnız hurmalık ve üzüm bağlarında câiz olduğunu göstermez. Zîrâ Hayber halkı, hurmalık ve üzüm bağlarında olduğu gibi, diğer ağaç ve yoncalarda da muâmele yapıyorlardı.[1]

- Ağaç ortaklığı anlaşması yapılırken ağaçlar üzerinde meyve bulunursa ve eğer çalışan kimsenin çalışmasıyla meyvelerde artış olursa, bu ağaç ortaklığı anlaşması sahih olur. Eğer meyvelerde artış olmazsa, ağaç ortaklığı anlaşması sahih olmaz. Ziraat ortaklığı anlaşmasının hükmü de, ağaç ortaklığı anlaşmasının hükmü gibidir. Meselâ; bir kimse, bir şahsa arazisini ziraat ortaklığına verse, bu verilen arazide ekin olsa, şahsın çalışmasıyla sebzeler büyüyüp çoğalırsa, müzâraa anlaşması sahih olur, büyüyüp artmazsa yapılan anlaşma sahih olmaz.

- Meyveler yetişip olgunlaşmadan evvel ağaçları sulamak, hurma ağaçlarını ıslah edip aşılamak, bağ ve bahçe ekmek ve korumak gibi işler çalışan kimseye âittir. Çünkü bunlar, onun işlerindendir. Meyveler yetişip olgunlaştıktan sonra, meyveleri kesmek ve onları korumak ikisinin üzerinedir. Meyveler yetiştikten sonra onları korumak ve kesmek ikisinin üzerine lâzım olan işler, yalnız çalışan kimsenin üzerine olması şart kılınsa, ittifakla ağaç ortaklığı fâsit olur (bozulur). Çünkü bu şart, ağaç ortaklığı anlaşmasına zıttır.

- Ağaç ortaklığı anlaşması fâsit kılındığında, ziraat ortaklığında olduğu gibi, çalışanın ücreti verilir.

- Ağaç ortaklığı, her iki taraf hakkında da lâzım olan bir anlaşmadır. Ağaç ortaklığı, anlaşma yapanlardan birisinin ölmesiyle de bozulur. Ancak meyveleri daha ham iken ağaçların sahibi ölse, meyveler yetişinceye kadar ağaç ortaklığı anlaşması bâki kalıp, çalışan kimse işine devam eder, ölen şahsın vârisleri ona mâni olamazlar. Çünkü aksi takdirde, çalışan kimse zarara sokulmuş olur. Meyveler ham iken çalışan kimse ölse, yine ağaç ortaklığı istihsânen devam eder, vârisi onun yerine geçer, dilerse meyveler yetişinceye kadar işine devam eder, ağaçların sahibi ona engel olamaz. Çünkü bunda, iki tarafın menfaati vardır.

- Ağaç ortaklığı müddetinin tamam olması ile de ağaç ortaklığı anlaşması bozulur. Fakat meyveler ham olursa, meyveler yetişinceye kadar ağaç ortaklığı anlaşması bâki kalıp, çalışan kimse işine devam eder.

- Çalışan kimsenin kendisi yahut vârisi meyveleri ham iken kesmek istese, ağaçların sahibi yahut onun vârisi muhayyer olup, dilerse ham meyveleri keserler, aralarında anlaştıkları şarta göre taksim ederler, dilerse hâkimin izniyle meyveler yetişinceye kadar para sarfeder. Ziraat ortaklığında olduğu gibi bu parayı çalışan kimseden yahut onun vârislerinden alır, dilerse çalışan kimseye yahut onun vârislerine hisseleri oranında değerini verir.

- Şer’î bir izin olmadan kirâlama bozulmadığı gibi ağaç ortaklığı anlaşması da bozulmaz. Çalışan kimse, iş yapamayacak derecede hastalansa yahut çalışan kimse hırsız olup meyveleri yahut yaprağını çalmasından korkulsa, bunlar birer özür olup ağaç ortaklığı anlaşması bozulur.


[1] Hidâye Tercümesi, c. 4, s. 90.