Aklı Eren Çocuğun Dinden Dönmesi ve Dinden Çıkanın (Mürtedin) Çocuklarına Yapılacak Muâmele:

İmam-ı Âzam ile İmam Muhammed’e göre; iyiyi kötüden ayırabilecek derecedeki akıllı çocuğun; ″Ben Müslüman oldum″ veya ″Ben İslâm’dan döndüm (mürted oldum)″ demesi geçerlidir. Mürtedin de nikâhı bozulur, mirastan da mahrum olur. İmam Ebû Yusuf’a göre; Müslüman olması sahihtir ama mürted olması sahih değildir. O, Müslüman olmak çocuğun yararına, kâfir olmak ise zararınadır. Hibe kabul etme gibi yararına olan tasarrufları câiz olur. Fakat başkasına hibe etme gibi zararına olan tasarrufları câiz olmaz, demiştir. İmam Züfer ile İmam Şâfii; ″Akıllı çocuğun Müslüman olması ve mürted olması sahih değildir. Zîrâ akıllı çocuk, Müsümanlıkta anne, babasına tâbidir. İslâmiyeti anneye, babaya tâbi olma yoluyla sahihtir. Asâlet yoluyla değildir. Tâbi olmakla Müslüman sayılması âciz olmasının delilidir. Asâlet ise, kudretin delilidir. Kudret ile âcizlik arasında zıtlık vardır. İki zıttan birisi tebâiyet yoluyla olan Müslümanlıktır. Bu ise icmâ’ (bir araya gelme) ile mevcuttur. Bu takdirde, zarûri olarak akıllı çocuğun mürted olması sahih değildir″ demişlerdir. İmam-ı Âzam Ebû Hanife ile İmam Muhammed’in bu meseledeki görüşlerinin gerekçesi ise şudur; Hz. Ali Kerremallâhu veche, çocukken Müslüman olmuş, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem de onun Müslümanlığını sahih sayarak onunla iftihar etmiştir. Hz. Ali Kerremallâhu veche de bu hâliyle övünerek diğer Müslümanlara şöyle demiştir:

سَبَقْتُكُمُو إلَى الْإِسْلَامِ طُرًّا صَغِيرًا مَا بَلَغْتُ أَوَانَ حِلْمِ

″Sizden evvel ben tüyü bitmemiş ve bülûğa ermemiş küçük bir çocukken Müslüman oldum.″[1]

İslâmiyet, büluğla değil, aklî melekenin tam çalışmasını dikkate alır. Zîrâ aklı ermeden büluğa eren kimsenin Müslüman olması sahih değildir. Akıl, yaşı büyük kimsede mevcut olduğu gibi, yaşı küçükde de mevcut olabilir. Zîrâ aklı eren çocuk İslâmiyetin gerçeğini ortaya koymuştur ki, bu da ikrarla beraber tasdiktir. Çünkü gönüllü olarak ikrarda bulunmak; inanmanın delilidir. Gerçekler reddedilemez. Aklı eren çocuğun Müslümanlığı sahih olduğuna göre; dinden dönmesi hâlinde mürtedliği de bâliğ kimseninki gibi sahih olur. Şu da var ki; Müslüman olmak bir akiddir. Dinden dönmek ise bu akdi çözmektir. Bir akdi yapma ehliyetine sahip olan bir kimse, diğer akidler gibi o akdi çözme ehliyetine de sahip olur. Elinde bir dine inanma ehliyeti bulunan kimsenin bu inancını değiştirme ehliyetinin mevcut olması da düşünülebilir.

Bir kimsenin mürtediliği sâbit olunca, kendisine mürtedlik ahkâmı uygulanır; mirasçı olamaz, kendisine mirasçı olunamaz, karısından bâin talâkla boşanmış olur. Mürted olarak ölürse, cenaze namazı kılınamaz. Yaşıyorsa, Müslüman olmaya zorlanır.

Akıllı olan bir çocuk mürted olursa, Müslüman olması için cebrolunur (zorlanır). İslâmiyete dönmezse öldürülmez. Çünkü öldürmek, cezâdır. Çocuk ise, cezâya ehil değildir.

Mürted olan kadın ile erkeğin çocukları Müslüman olmaları için cebrolunurlar. Zîrâ çocuklar, dinde babaya tâbidir. Böyle olunca babasının İslâmiyete dönmesi için cebrolunduğu gibi çocuğunun da İslâmiyete gelmesi üzerine cebrolunur. Ama çocuğunun çocuğu (torunu) Müslüman olması için cebrolunmaz.


[1] Mevsılî, Kitâb’ul-İhtiyâr, IV/182.