NİSÂ SÛRESİ

﴿ مَنْ يَشْفَعْ شَفَاعَةً حَسَنَةً يَكُنْ لَهُ نَص۪يبٌ مِنْهَاۚ وَمَنْ يَشْفَعْ شَفَاعَةً سَيِّئَةً يَكُنْ لَهُ كِفْلٌ مِنْهَاۜ وَكَانَ اللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ مُق۪يتًا ﴿٨٥﴾

85. Her kim güzel bir işe yardımcı olursa, onun sevabından ona da bir hisse vardır. Her kim de kötü bir işe yardımcı olursa, onun günahından ona da bir hisse vardır. Allah’u Teâlâ, her şeyi gözetip karşılığını verendir.

İzah: Bu Âyet-i Kerîme’de, hayra yardım edenin onun sevabından bir hisse alacağı ve şer­re yardımcı olanın da onun günahından bir hisse alacağı ifade edilmektedir.

Bu hususta Ebû Mes’ud el-Ensâri Radiyallâhu anhu’dan nakledilen bir Hadis-i Şerif’te, şöyle buyrulmuştur:

جَاءَ رَجُلٌ إِلَى النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ إِنِّي أُبْدِعَ بِي فَاحْمِلْنِي فَقَالَ مَا عِنْدِي فَقَالَ رَجُلٌ يَا رَسُولَ اللّٰهِ أَنَا أَدُلُّهُ عَلَى مَنْ يَحْمِلُهُ فَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَنْ دَلَّ عَلَى خَيْرٍ فَلَهُ مِثْلُ أَجْرِ فَاعِلِهِ (م عن ابى مسعود الانصارى)

Bir adam, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’e geldi ve dedi ki: ″Benim bineğim öldü, bineksiz kal­dım. Beni savaşa götürecek başka bir bineğe bindir″ Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem: ″Bende seni bindirecek binek yoktur″ buyurdu. Oradan birisi: ″Yâ Resûlallah! Ben ona, bineceği bir binek verecek olanı göstereyim mi?″ dedi. Bunun üzerine Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem: ″Kim, bir hayır işleme yolunu gösterecek olursa, ona hayrı işleyenin sevabı kadar sevap vardır″ buyurdu.[1]

Yine bu hususta Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

مَنْ دَعَا إِلَى هُدًى كَانَ لَهُ مِنْ الْأَجْرِ مِثْلُ أُجُورِ مَنْ تَبِعَهُ لَا يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ أُجُورِهِمْ شَيْئًا وَمَنْ دَعَا إِلَى ضَلَالَةٍ كَانَ عَلَيْهِ مِنَ الْإِثْمِ مِثْلُ آثَامِ مَنْ تَبِعَهُ لَا يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ آثَامِهِمْ شَيْئًا (م عن ابى هريرة(

″Her kim bir hidâyete dâvet ederse, kendisine uyanların sevaplarından hiçbir şey eksiltilmeksizin ona da aynısı verilir. Her kim de bir dalâlete dâvet ederse, kendisine uyanların günahlarından hiçbir şey eksiltilmeksizin ona da aynısı verilir.″[2]


[1] Sahih-i Müslim, İmâre 37 (133 Sünen-i Tirmizî, İlim 14.

[2] Sahih-i Müslim, İlim 6 (15 Sünen-i Tirmizî, İlim 15; Sünen-i İbn-i Mâce, Mukaddime 14.