MİRAS (FERÂİZ)

Ferâiz; ferîza kelimesinin çoğuludur. ″Ferîza″ lügatta; pay, belli hisse, görev, vazîfe gibi pek çok mânâlara gelmektedir. O mânâlardan biri de, takdir olunan şey ve mirasta tâyin olunan paydır. Burada kastedilen; bu mânâdır.

Allah’u Teâlâ’nın Kur’ân-ı Kerîm’deki emir ve yasakları genelde mücmel (kısa, öz) olarak aktarılmakta, bu hükümlerin açıklaması ise, Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem tarafından yapılmıştır. Meselâ Kur’ân-ı Kerîm’de; ″Namazı kılın, zekâtı verin, orucu tutun, hac farzdır″ diye geçen emirlerde; namazın nasıl kılınacağı, rek’at sayıları, namazı bozan hususlar, zekâtın nisâbı, orucu bozan şeyler, haccın nasıl yapılacağı gibi hususlar bizzat Peygamber Efendimiz tarafından açıklanmıştır. Miras ile ilgili temel hisseleri ise, Allah’u Teâlâ’nın âyetlerde bizzat açıklamış olması, miras taksiminin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

Allah’u Teâlâ, Sûre-i Nisâ, Âyet 11-12’de miras taksiminin nasıl yapılacağını haber vermekte ve bu âyetlerin devamında gelen Sûre-i Nisâ, Âyet 13-14’te de bu taksimin önemi hakkında şöyle buyurmaktadır:

″İşte (miras hakkındaki) bu ahkâm, Allah’ın hudûdudur. Her kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, Allah’u Teâlâ onu altlarından nehirler akan Cennetlere girdirir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. İşte bu, büyük bir kurtuluştur.* Her kim de Allah’a ve Resûlüne isyan edip hudûdu ahkâmını çiğnerse, Allah’u Teâlâ onu Cehenneme girdirir. Onlar da orada ebedî kalacaklardır. Ve onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.″

Mirasın taksimi Allah’u Teâlâ’nın apaçık bir emridir. Sûre-i Nisâ, Âyet 11’de: ″Allah’ın ferâizi (miras emri) böyledir″ diye geçtiği üzere, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem de miras konusundan bahsederken ″Ferâiz″ diye isim vermiştir. Fıkıh kitaplarında da bu konu, ferâiz başlığı adı altında işlenmiştir. Bu hususta Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem de Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

يَا أَبَا هُرَيْرَةَ تَعَلَّمُوا الْفَرَائِضَ وَعَلِّمُوهَا فَإِنَّهُ نِصْفُ الْعِلْمِ وَهُوَ يُنْسَى وَهُوَ أَوَّلُ شَيْءٍ يُنْزَعُ مِنْ أُمَّتِي (ه عن أبى هريرة)

″Ferâizi (miras hukûkunu) öğrenin ve onu öğretin. Muhakkak o, ilmin yarısıdır. Ümmetimden en evvel kalkacak ve unutulacak olan ilim de odur.″[1]

تَعَلَّمُوا الْقُرْآنَ وَالْفَرَائِضَ وَعَلِّمُوا النَّاسَ فَإِنِّي مَقْبُوضٌ (ت عن أبى هريرة)

″Ferâizi ve Kur’ân’ı öğrenin ve insanlara da öğretin. Çünkü ben, bugün varım yarın yokum.″[2]


[1] Sünen-i İbn-i Mâce, Ferâiz 1.

[2] Sünen-i Tirmizî, Ferâiz 2.