Zımmîlere Karşı Yapılacak Bâzı Davranışlar:

- Zımmînin, Mescid-i Haram’a girmesinde bir sakınca yoktur. İmam Şâfii ile İmam Mâlik’e göre ise; zımmînin Mescid-i Haram’a girmesi mekruhtur. Bunun delili, Allah’u Teâlâ’nın Sûre-i Tevbe, Âyet 28’de: ″Ey îman edenler! Şüphesiz ki müşrikler pisliktir. Onlar bu yıldan sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar″ diye geçen buyruğudur. Hanefi ulemâsının delili de nakledilen şu Hadis-i Şerif’tir:

أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنْزَلَ وَفْدَ ثَقِيفٍ فِي الْمَسْجِدِ وَضَرَبَ لَهُمْ خَيْمَةً فِيهِ فَقَالَتْ الصَّحَابَةُ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَقَالَ عَلَيْهِ الصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ لَيْسَ عَلَى الْأَرْضِ مِنْ نَجَاسَتِهِمْ شَيْءٌ ، وَإِنَّمَا نَجَاسَتُهُمْ عَلَى أَنْفُسِهِمْ.

Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem, Sakif’in elçisini mescit içinde çadır kurup orada ağırlamıştı. Sahâbe-i Güzîn Radiyallâhu anhum; ″Müşrikler pistirler″ dediklerinde, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem: ″Onların pislikleri yer üzerinde değildir, pislikleri ancak kendi nefislerindedir″ diye buyurmuştur.[1]

- Zımmî hasta olduğunda, ziyaret edilebilir. Zîrâ Enes Radiyallâhu anhu’dan nakledilen bir Hadis-i Şerif’te şöyle buyrulmuştur:

أَنَّ غُلَامًا يَهُودِيًّا كَانَ يَضَعُ لِلنَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَضُوءَهُ وَيُنَاوِلُهُ نَعْلَيْهِ فَمَرِضَ فَأَتَاهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَدَخَلَ عَلَيْهِ وَأَبُوهُ قَاعِدٌ عِنْدَ رَأْسِهِ فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَا فُلَانُ قُلْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللّٰهُ فَنَظَرَ إِلَى أَبِيهِ فَسَكَتَ أَبُوهُ فَأَعَادَ عَلَيْهِ النَّبِيُّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَنَظَرَ إِلَى أَبِيهِ فَقَالَ أَبُوهُ أَطِعْ أَبَا الْقَاسِمِ فَقَالَ الْغُلَامُ أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللّٰهُ وَأَنَّكَ رَسُولُ اللّٰهِ فَخَرَجَ النَّبِيُّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ يَقُولُ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَخْرَجَهُ بِي مِنْ النَّارِ (حم عن انس)

Yahudi bir genç, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’e abdest suyu hazırlar, nalinlerini getirirdi. Bir gün hastalandı. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem onu ziyarete gitti. O gencin babası başucunda duruyordu. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem o gence: ″Ey falan! Lâ İlâhe illallâh de″ diye buyurdu. Genç, babasına baktı, babası sustu. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem sözünü tekrarlayınca çocuk yine babasına baktı ve babası: ″Ebu’l–Kâsım’ın dediğini yap″ deyince, o genç: ″Lâ ilâhe illallâh Muhammed’un Resûlullâh″ dedi. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle diyerek, gencin yanından çıktı: ″Benim sâyemde onu Cehennemden çıkaran Allah’a hamd olsun.″[2]

- Zımmînin selâmını almada bir sakınca yoktur. Fakat ″Aleyküm″ sözünden ziyâde söylenmez. Zîrâ Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem:

إِذَا سَلَّمَ عَلَيْكُمْ أَهْلُ الْكِتَابِ فَقُولُوا وَعَلَيْكُمْ (خ عن انس)

Kitap ehli size selâm verdikleri vakit siz de, ″Ve aleyküm (aynısı sizin üzerinize olsun)″ deyin[3] diye buyurmuştur. Müslüman, önce zımmîye selam vermez. Çünkü Müslümanın, önce zımmîye selam vermesinde, zımmîye tâzim vardır. Ancak bir Müslümanın, bir zımmîye işi düşerse, ona selâm vermesinde bir sakınca yoktur.

Zımmîye mağfiret ile duâ edilmez. Hidâyete gelmesi için duâ edilmesi câizdir. Bâzı âlimler; ″Bir Müslüman, Mecûsi olan komşusu hastalandığında onu ziyaret etmez″ demişlerdir. Bâzı âlimler de; ″Ziyaret eder. Zîrâ onu ziyaret etmede, İslâm’ın güzelliklerini ortaya koymak vardır″ demişlerdir.

Fâsık olan kimse hasta olduğunda ziyaret edilip, edilmemesinde âlimler ihtilaf etmişlerdir. Tercih edilen görüşe göre; ziyaret edilmelidir. Çünkü Müslümandır. Hastayı ziyaret etmek ise, Müslümanların haklarındandır. Zîrâ Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem:

لِلْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ سِتَّةٌ بِالْمَعْرُوفِ يُسَلِّمُ عَلَيْهِ إِذَا لَقِيَهُ وَيُجِيبُهُ إِذَا دَعَاهُ وَيُشَمِّتُهُ إِذَا عَطَسَ وَيَعُودُهُ إِذَا مَرِضَ وَيَتْبَعُ جِنَازَتَهُ إِذَا مَاتَ وَيُحِبُّ لَهُ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ (ه عن على) فِى رِوَايَةٍ أَخَر: وَإِذَا اسْتَنْصَحَهُ أَنْ يَنْصَحَهُ (طب عن أبى أيوب)

″Müslümanın Müslüman üzerinde altı hakkı vardır: Ona rastladığı zaman selam verir, onu dâvet ettiği zaman dâvetine icâbet eder, Aksırdığı zaman (aksıran elhamdülillah deyince, yerhamukellâh diye) ona rahmet diler, Hastalandığı zaman onu ziyaret eder, öldüğü zaman cenazesine gider, kendi nefsi için arzuladığını onun için de arzular.″[4] Bir diğer nakilde de son madde: ″Kendisinden nasihat istediğinde ona nasihat eder″[5] diye geçmektedir.


[1] Mültekâ Tercümesi, Mevkûfât, c. 2, s. 213; Tebyîn’ul-Hakâyık Şerhu Kenz’ud-Dekâik, c. 16, s. 429.

[2] Ahmed b. Hanbel, Müsned, Hadis No: 12330.

[3] Sahih-i Buhârî, İsti’zân 22.

[4] Sünen-i İbn-i Mâce, Cenâiz 1.

[5] Taberânî, Mu’cem’ul-Kebir, Hadis No: 3969; Ahmed b. Hanbel, Müsned, Hadis No: 7922.