Dâvanın Düşüp Düşmemesi Meselesi:

Bir kimse, bir şahsın elinde olan şeyi; ″Bu şey benimdir″ diye dâva edip, o şahıs da; ″Bu şeyi seferde bulunan falanca kimse bana emânet bıraktı″ yahut ″Bana âriyet (ödünç) olarak verdi″ yahut ″Ondan kirâladım″ yahut ″Bana rehin bıraktı″ yahut ″Ondan gasp yoluyla aldım″ dese ve bu söylediklerine şâhit getirse, dâvacının dâvası düşer. İmam Ebû Yusuf; ″Dâva edilen kimse, halk arasında hilekârlığı ile tanınmış ise, dâvacının dâvası düşmez″ demiştir. Fetvâda ve hükümde, İmam Ebû Yusuf’un bu görüşüyle amel olunur. Eğer şâhitler, ″Bu şeyi, bu şahsın yanına bizim bilmediğimiz bir adam emânet koydu″ deseler, dâvacının dâvası düşmez. Zîrâ emânet bırakılan şey, bu dâva eden kimsenin olabilir. Ama şâhitler, ″Biz, emânet bırakan adamın ismini, soyunu bilmeyiz, fakat şahsen tanırız″ deseler, İmam-ı Âzam’a göre; dâvacının dâvası düşer. İmam Muhammed’e göre; düşmez. Dâvacı, ″Ben, bu şeyi Zeyd’den satın aldım″ deyip, dâvalı da, ″Zeyd, bana bu şeyi emânet bırakmıştır″ dese, dâva şâhitsiz düşer. Zîrâ, o şeyin başkasının mülkü olduğuna ittifak etmişlerdir. Ancak dâvacı, Zeyd’in kendisini bu şeyi teslim almaya vekil tâyin ettiğine şâhit getirirse, bu takdirde dâva düşmez. Zîrâ o şeyi almaya kendisinin haklı olduğunu şâhit ile ispat etmiştir.