ÜCRET VE KİRÂLAMANIN FESHİ:

- Kirâlanan bir evin harap olması, tarlanın yahut değirmenin suyunun kesilmesi gibi faydalanılması mümkün olmayan bir kusurdan yahut kirâlanan bir kölenin veya kirâlanan bir hayvanın kusurlu olması gibi bunlardan istifade edilecek menfaate bir noksanlık gelmesinden dolayı kirâ anlaşması bozulur. Çünkü bir şeyin kirâlanmasından maksat, ondan menfaatlanmaktır. Kirâcı, köle veya hayvandan kusurlu oldukları halde menfaatlansa yahut kirâya veren kimse bunların kusurlarını giderse, kirâcının kirâ muâmelesini bozma hakkı kalmaz. Çünkü maksat, hâsıl olmuştur.

- Bir özür sebebiyle kirâ anlaşması bozulur. Yani, kirâ anlaşmasının gereğinin yapılmasına bir engel çıktığında kirâ muâmelesi bozulur. Çünkü bu durumda kirâlama anlaşması bozulmazsa, kirâya veren ile kirâcıdan biri, kirâ mukâvelesiyle haksız yere zarara katlanmak mecburiyetinde kalacaktır. Bu ise, câiz değildir. Meselâ; dişi ağrıyan bir kimse, dişini çektirmek üzere şu kadar dirheme bir dişçi ile mukâvele yapmış iken dişinin ağrısı kesilse, kirâ mukâvelesi bozulur. Aynı şekilde düğün için bir aşçı kirâya tutulduğunda damat ile gelinden birisi ölse yahut damat karısını bedel-i hul ile (para karşılığında) boşasa, kirâ anlaşması bozulmuş olur.

Bir kimse ticaret yapmak için bir dükkan kirâlayıp elinde olan mal telef olup iflas etse yahut bir kimse evini veya dükkanını kirâya verdikten sonra -isterse kendi ikrarıyla olsun- borçlu bulunup, bu borcunu ödemesi ancak kirâya verdiği ev veya dükkanı satmaya bağlıysa, bu takdirde hâkime müracaat ederek kirâ muâmelesini bozdurur; kirâya verilmiş olan ev veya dükkan satılır.

Bir kimse, gerek şehirde olsun, gerek başka yerde olsun kendisine hizmet etmesi için bir köle kirâlayıp, o köleyi sefere götürmek istediğinde, köle sahibi buna râzı olmazsa, kirâ mukâvelesi bozulur. Köle sahibi, kirâya verdiği köleyi kirâcıdan alıp sefere götürmek istese, yine kirâ mukâvelesi bozulur.

Bir kimse sefere gitmek için bir hayvan kirâladıktan sonra sefere gitmeye bir engel çıksa, kirâcının kirâ mukâvelesini bozması câizdir. Çünkü ticaret yapacağı mal telef olmuş olabilir. Ama hayvanı kirâlayan kimse sefere gitmeyi ertelese, kirâ mukâvelesini bozmak için bu erteleme bir özür olamaz. Eğer bu hayvanı kirâlayan kimse, sefere gidemeyecek derecede hastalansa, Kerhî Rahimehullah’ın rivâyetinde, kirâ mukâvelesini bozmak için bir özür sayılır. Zîrâ sefere gitmesinde, kirâcıya zarar vardır. Asıl rivâyette, özür değildir. Çünkü kirâcı, yerine başkasını gönderebilir. Fakat fetvâ, Kerhî Rahimehullah’ın görüşüne göredir.

Kendisine elbise diken bir terzi, yine kendisine elbise dikmesi için bir köleyi ücretle tutsa da sonra iflas etse, iflas etmek bir özür olduğundan kirâ mukâvelesi bozulur. Ama başkasına ücretle elbise diken bir terzi, bir köle kirâlasa, o zaman bu terzinin hâli kendine elbise diken terzinin hâli gibi olmadığından bir özür sayılmaz ve kirâ mukâvelesini bozamaz. Çünkü bunun sermâyesi iplik, iğne, makastan ibaret bulunduğu için iflas etmesi düşünülemez. Yine sarraflık yapmak için terziliği bıraksa, yine özür sayılamayacağından kölenin kirâ mukâvelesini bozamaz. Zîrâ terziliği dükkanın bir tarafında, sarraflığı da bir tarafında yapabilir.

Borcu olmaksızın dükkanını kirâya veren bir kimsenin, kirâ müddeti dolmadan dükkanı satmak için kirâ mukâvelesini bozması câiz değildir.

Bir kimse, terzilik yapmak için bir dükkan kirâladıktan sonra terzilik işini bırakıp başka bir iş yapmak istese, bu bir özür olup kirâ mukâvelesi bozulur.

Bir kimse, taşınmaz bir mal kirâlayıp, sonra sefere çıkmak istese, bu bir özür olup kirâ mukâvelesi bozulur.

- Bir kimse kendisi için bir şey kirâlasa, kirâcı ile kirâya verenden birisi ölürse, kirâ anlaşması bozulur. Vekil, vasî, vakfın mütevellisi gibi başkası için kirâ mukâvelesi yaptıktan sonra ölürse, kirâ anlaşması bozulmaz. Çünkü vekil, kirâ mukâvelesini müvekkili için; vasî, çocuk için; mütevelli, vakıf için yapmışlardır. Bundan dolayı, bunlardan birisinin ölmesiyle kirâ mukâvelesi bozulmaz.