AÇIK ARTIRMA USULÜ SATIŞ:

Bir malın, pazarlık yapılırken fiyatı üzerinde anlaşma yapılmadan önce, malın fiyatının artırılması mekruh değildir. Yani, açık artırma usulü satış yapmakta bir sakınca yoktur. Nitekim Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem açık artırma usulü bir su kabı ve bir hasır satmıştır. Bu hâdise Enes b. Mâlik Radiyallâhu anhu’dan şöyle nakledilmiştir:

أَنَّ رَجُلًا مِنْ الْأَنْصَارِ أَتَى النَّبِيَّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَسْأَلُهُ فَقَالَ أَمَا فِي بَيْتِكَ شَيْءٌ قَالَ بَلَى حِلْسٌ نَلْبَسُ بَعْضَهُ وَنَبْسُطُ بَعْضَهُ وَقَعْبٌ نَشْرَبُ فِيهِ مِنْ الْمَاءِ قَالَ ائْتِنِي بِهِمَا قَالَ فَأَتَاهُ بِهِمَا فَأَخَذَهُمَا رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِيَدِهِ وَقَالَ مَنْ يَشْتَرِي هَذَيْنِ قَالَ رَجُلٌ أَنَا آخُذُهُمَا بِدِرْهَمٍ قَالَ مَنْ يَزِيدُ عَلَى دِرْهَمٍ مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلَاثًا قَالَ رَجُلٌ أَنَا آخُذُهُمَا بِدِرْهَمَيْنِ فَأَعْطَاهُمَا إِيَّاهُ وَأَخَذَ الدِّرْهَمَيْنِ وَأَعْطَاهُمَا الْأَنْصَارِيَّ وَقَالَ اشْتَرِ بِأَحَدِهِمَا طَعَامًا فَانْبِذْهُ إِلَى أَهْلِكَ وَاشْتَرِ بِالْآخَرِ قَدُومًا فَأْتِنِي بِهِ فَأَتَاهُ بِهِ فَشَدَّ فِيهِ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عُودًا بِيَدِهِ ثُمَّ قَالَ لَهُ اذْهَبْ فَاحْتَطِبْ وَبِعْ وَلَا أَرَيَنَّكَ خَمْسَةَ عَشَرَ يَوْمًا فَذَهَبَ الرَّجُلُ يَحْتَطِبُ وَيَبِيعُ فَجَاءَ وَقَدْ أَصَابَ عَشْرَةَ دَرَاهِمَ فَاشْتَرَى بِبَعْضِهَا ثَوْبًا وَبِبَعْضِهَا طَعَامًا فَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ هَذَا خَيْرٌ لَكَ مِنْ أَنْ تَجِيءَ الْمَسْأَلَةُ نُكْتَةً فِي وَجْهِكَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ الْمَسْأَلَةَ لَا تَصْلُحُ إِلَّا لِثَلَاثَةٍ لِذِي فَقْرٍ مُدْقِعٍ أَوْ لِذِي غُرْمٍ مُفْظِعٍ أَوْ لِذِي دَمٍ مُوجِعٍ (د ه عن أنس بن مالك)

Ensar’dan bir adam Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem’e gelip kendisinden dilendi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ona: ″Evinde birşey yok mudur?″ diye sordu. Adam: ″Evet, bir hasır ve bir su kabımız vardır″ dedi. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem: ″Git, onları bana getir″ dedi. Adam da getirdi. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem onları eline alarak; ″Bunları kim satın alır?″ dedi. Bir adam: ″Ben onları bir dirheme alırım″ dedi. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem iki veya üç defa; ″Kim bir dirhemden fazla verir?″ dedi. Bir başka adam; ″Onları ben iki dirheme alırım″ dedi. Bunun üzerine Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem, o adama verdi ve iki dirhemi aldı, Ensâr’dan olan o adama verdi ve ona: ″Bir dirheme çoluk çocuğuna yiyecek al, diğer dirhemle de bir balta satın alıp bana getir″ buyurdu. Adam baltayı getirince, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem baltaya eliyle bir sap taktıktan sonra adama: ″Git, onunla odun kesip sat, geçimini sağla, seni on beş güne kadar görmeyeyim″ buyurdu. Adam da gitti ve odunculuk yapmaya başladı. (On beş gün sonra) on dirhem biriktirmiş olarak geldi. Onun bir kısmı ile elbise, bir kısmı ile de yiyecek satın aldı. Bunun üzerine Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: ″Bu, senin için mahşer gününde yüzünde dilencilik lekesi ile gelmenden hayırlıdır. Dilencilik ancak şu üç kişi için câiz olabilir: Şiddetli yoksulluk çeken, çok ağır bir borç altında bulunan, can yakıcı kan diyetini ödemeyi yüklenen.″[1]


[1] Sünen-i Ebû Dâvud, Zekat 26; Sünen-i İbn-i Mâce, Ticaret 25.