Alışverişin şartları dörttür.
a- İn’ikad şartı: Alışverişe mahsus icab (sattım) ve kabulün (aldım), satılan şey ile parada eseri ortaya çıkacak şekilde birbirine bağlanmasıdır. Bu eserden maksat da; satanın, paraya; satın alanın da, satılan şeye mâlik olmalarıdır. İn’ikad şartı da dörttür:
1- Akidde (alışverişte) olan şart, müteaddid (çeşitli) olmalıdır. Yani bir satıcı, bir de alıcı bulunması şarttır. Zîrâ bir satıcı, bir de alıcı bulunmazsa, bir kişi, iki tarafın vekili olmak üzere alışveriş yapamaz. Ancak baba çocuğunun, hâkim de yetimin malında alışverişte menfaat bulunmak üzere iki tarafın işini yapabilirler. Bir köle de kendi nefsini, efendisinin emriyle satın almak gibi hem alıcı, hem satıcı olabilir. Mîrâcü’d-Dirâye’de; ″Hâkimin hem satıcı, hem alıcı olması kendi nefsi için olunca alışveriş câiz olmaz. Zîrâ hâkimin hükmü, dâvaları görme işidir. Kendi nefsinin dâvasını görmesi câiz değildir″ denilmiştir.
Alışverişi yapanın, akıllı olması lâzımdır. Zîrâ delinin ve çocuğun alışverişi sahih değildir.
2- Alışverişin kendisinde olan şart, kabûl ve icâba uygun olmalıdır. Zîrâ satılan şeyden başkası kabul edilirse, alım-satım yapılmamış olur. Çünkü kabul eden kimse, satılan şeyi kabul etmeyip başka şey kabul etmiştir.
3- Alışverişte icab ve kabul bir yerde olmalıdır. Yani, alışverişin bir yerde yapılmasıdır.
4- Satılacak malın şartı mevcut olması, şer’an alınıp verilerek, faydalanılmasının mübah olması, kendisinde mülk edinilme kâbiliyeti olması, miktarı belli olması, teslim edilmesinin mümkün olmasıdır. Çünkü olmayan bir şeyin alım-satımı câiz değildir.
b- Sıhhatinin şartı: Satış yapanların bu işe ehil (karı zararı bilen kimse) olmalarıdır. Ehil olmayan kimselerin yaptıkları alışveriş muteber değildir.
c- Geçerliliğinin şartı: Şer’î tasarruf üzerine satanın paraya, satın alanın da satın aldığı şeye mâlik olmalarıdır.
d- Lüzumunun şartı: muhayyerlik şartı, görme şartı gibi muhayyerlik bulumayan alışveriştir. Bu alışverişi, iki taraftan birisi bozamaz. Burada geçen ″Muhayyerlik ve görme şartı″ ile ilgili bilgiler ileride anlatılacaktır.
Alışverişin mânâsı, mülk edindirmektir. Bu da iki şekil üzerinedir: Birincisi; kirâ karşılığı ile veya karşılıksız âriyet (ödünç) gibi eşyâların menfaatlerini mülk edindirmektir. İkincisi; para karşılığı veya karşılıklı, karşılıksız hibe ve sadaka gibi eşyaların kendilerini mülk edindirmektir.
″Mebî’″; satılan şeydir. Yani, satışta belli olan bir maldır. Alışverişten asıl maksat da budur. Çünkü faydalanma ancak bu şekilde olur. Para ise, malların değişmesinde bir vâsıtadır.