Dinden Çıkanın Malları:

Mürted, İslâm dininden dönmesi sebebiyle kendi malına geçici olarak mâlik olamaz. Eğer İslâmiyete dönerse İmam-ı Âzam’a göre; malına mâlik olur. Eğer ölürse yahut öldürülürse yahut harp yurduna kaçarsa, kaçtığına dair hüküm verilirse, müdebberleri ve ümmü veledleri âzat olur. Sonra vereceği borçların hemen verilmesi lâzım olur. Müslüman iken kazandığı mal, Müslüman olan mirasçılarına kalır. Mürted iken kazandığı mal ise, ganimet olur. İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed’e göre; malları yine mürtedin mülkiyetinde kalır. Recm ve kısas cezâsına mahkûm olan kimse gibi malları üzerinde mülkiyeti devam eder. İmam-ı Âzam’ın gerekçesi ise şöyledir; mürted, kâfirdir. Kanı mübah kılınmış ve horlanmış bir kimse olarak elimizin altında bulunmaktadır. Bu da mülkün ve mâlikiyetin zevalini (yok olmasını) gerektirmektedir. Ancak bu şahsın Müslüman olması umulmaktadır. Kendisi İslâm’a dâvet edilmiştir. Malları üzerindeki mülkiyeti askıya alınır. Müslümanlığa dönerse, hep Müslümanmış gibi kabul edilir. Ama Müslümanlığı kabul etmeden ölür veya öldürülürse yahut harp yurduna iltihak ederse, kâfirliği devamlılık kazanır ve sebep işlemeğe başlar. Bu husus İmam Şâfii’ye göre; gerek Müslüman iken, gerek mürted iken kazandıkları ganimet olur. Zîrâ mürted, kâfir olarak ölmüştür ve Müslüman ise, kâfire mirasçı olamaz. Bu takdirde iki kazancı da ganimet olur, yani beyt’ül-mala kalır.

Dinden Çıkanın Tasarrufları:

İmam-ı Âzam’a göre; mürtedin alışverişi, kirâya vermesi, âzat etmesi, bağışlaması, rehin vermesi, köle ve câriyelerini müdebber kılması ve kitâbete kesmesi, borçlarını tahsil etmesi, vasiyeti gibi tasarrufları geçici olarak durdurulur. Eğer İslâmiyete dönerse bu tasarrufları geçerli olur. Eğer öldürülür yahut kâfir memleketine kaçar ve kaçtığına dair hâkim tarafından hükmedilirse, bu tasarrufları geçersiz olur. İmam Ebû Yusuf ile İmam Muhammed’e göre; mürtedin bu tasarrufları geçerlidir. Gerekçeleri de; mürted dînî emirlere muhatap ve de malları üzerinde mülkiyeti sâbit olduğundan, tasarruf ehliyetine sahiptir. Dolayısıyla tasarrufları sahih olur. Ancak İmam Ebû Yûsuf’a göre tasarrufları, sağlıklı kimsenin tasarrufları gibi sahihtir. Çünkü zahir hale göre; şüphesi giderilince, İslâm’a döner. İmam Muhammed’e göre; tasarrufları hasta kimseninki gibi malının üçte birinde sahih ve geçerli olur. Çünkü İslâm dininden dönmesi umumiyetle öldürülmesine yol açar. Çünkü bir yola koyulan kimse nadiren o yolu terk eder. Özellikle o, üzerinde yetiştiği ve alışageldiği şeyden yüz çevirmiştir. İmam-ı Âzam’ın bu meseledeki görüşünün gerekçesi ise; evvelce de açıkladığımız gibi onun malları üzerindeki mülkiyeti askıdadır. Buna bağlı olarak tasarrufları da askıda kalır. Mülkünün başkalarına mübah kılınması, ehliyetinde noksanlık meydana gelmesini gerekli kılar. Bu sebeple tasarrufları askıda kalır.

Mufâvada ortaklığı[1] durumunda ittifakla tasarrufları askıya alınır. Çünkü bu ortaklık; ortaklar arası eşitlik esasına dayanır. Müslüman ortakla mürted ortak arasında din eşitliği yoktur. Eğer Müslüman olursa, aralarında eşitlik sağlanır. Yoksa ortaklık bâtıl olur.

Mürtedin; câriyesini ümmü veled yapması, karısını boşaması ittifakla câizdir. Evlenmesi ise sahih değildir ve kestiği de yenmez. Çünkü bu tasarruflar dine dayalıdırlar, mürtedin ise dini yoktur.

Eğer eşlerden biri mürted olursa (dinden çıkarsa), derhal aralarındaki nikah fesh olunur (bozulur).


[1] Mufâvada ortaklığı: İki ortakçının arasında alım-satımda, dinde, sermâyede, kârda eşitlik bulunmak üzere yapılan bir ortaklıktır.