Fey’ ile Ganimet Arasındaki Fark:

″Fey’″, şeriatta; Allah’ın yardımıyla Mü’minlerin kâfirlerden harp yapmadan aldığı mallardır. Bu hâliyle fey’, ganimetten farklıdır. Çünkü ″Ganimet″, kâfirlerden savaşarak alınan mallardır. Bu hususta Allah’u Teâlâ Sûre-i Haşr, Âyet 6-8’de şöyle buyurmuştur:

″Allah’u Teâlâ’nın, onların mallarından Resûlüne verdiği fey’i elde etmek için, at ve deve sürmediniz. Lâkin Allah’u Teâlâ, Resullerini dilediği kimselere musallat eder ve Allah’u Teâlâ her şeye kâdirdir.* Allah’u Teâlâ’nın, o belde ahâlisinden Resûlüne bahşettiği fey’; Allah’a, Resûle, akrabasına, yetimlere, miskinlere ve yolda kalan gariplere aittir. Tâ ki bu mallar, sizden zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın. Resûl size neyi verirse onu alın, neyi yasaklarsa ondan da sakının. Allah’tan korkun. Şüphesiz ki Allah’ın azâbı şiddetlidir.* Yine Fey’e müstehak olanlar; Allah’ın lütuf ve rızâsını talep eden ve Allah’ın dinine ve Resûlüne yardım etmeleri sebebiyle mallarından ve yurtlarından uzaklaştırılan Muhâcirden fakir olanlardır. İşte sâdık olanlar onlardır.″

Bu Âyetler, Ben-i Nadr Yahudileri hakkında nâzil olmuştur. Allah’u Teâlâ; ″Ey Müslümanlar! Siz bu Yahudilerden kalan malları savaş yaparak almadınız. Yani ne at, ne de deve sürmediniz″ diyerek savaşmadan onlardan kalan mallara sahip olduklarını beyan etmiş ve bunun nasıl taksim edilmesi gerektiğine dair ayrıntılı bilgi vermiştir.

Bu konu hakkında Hz. Ömer Radiyallâhu anhu’dan şu Hadis-i Şerif nakledilmiştir:

كَانَتْ أَمْوَالُ بَنِي النَّضِيرِ مِمَّا أَفَاءَ اللّٰهُ عَلَى رَسُولِهِ مِمَّا لَمْ يُوجِفْ عَلَيْهِ الْمُسْلِمُونَ بِخَيْلٍ وَلَا رِكَابٍ فَكَانَتْ لِلنَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَاصَّةً فَكَانَ يُنْفِقُ عَلَى أَهْلِهِ نَفَقَةَ سَنَةٍ وَمَا بَقِيَ يَجْعَلُهُ فِي الْكُرَاعِ وَالسِّلَاحِ عُدَّةً فِي سَبِيلِ اللّٰهِ (القرطبى, الجامع لأحكام القرآن عن عمر)

Benî Nadr’ın malları, Allah’ın, Resûlüne fey’ olarak verdiği ve Müslüman­ların at ve deve sürmeden elde ettiği mallardandı. Bu mallar özel olarak Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem’e aitti. Resûlü Kirâm Efendimiz, bu mallardan hanımlarının bir yıllık nafakasını harcardı. Arta kalanı ise savaşa elverişli binek ve silaha Allah yolunda bir ha­zırlık olmak üzere harcardı.[1]

Yine Resûl size neyi verirse onu alın, neyi yasaklarsa ondan da sakının″ âyeti, her ne kadar fey’ ile ilgili olsa da, Hz. İbn-i Mes’ud ve Hz. İmran b. Husayn gibi Sahâbîler, bu Âyet-i Kerîme’yi, ″Umum ifade eden bir âyet″ olarak genel anlamda tefsir etmişlerdir. Bu Âyet-i Kerîme’de, Allah’u Teâlâ Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’in de helâl ve haram kılma yetkisinin olduğunu bildirmektedir.[2]


[1] İmam Kurtubî, el-Câmi’u li-Ahkam’il-Kur’ân, c. 18, s. 17; Kenz’ul-Ummal, Hadis No: 2468.

[2] Bu hususta bakınız: Sünen-i Ebû Dâvud, Sünnet 6; Sünen-i Tirmizî, İlim 10; Sünen-i İbn-i Mâce, Mukaddime 2; İmam Kurtubî, el-Câmi’u li-Ahkâm’il-Kur’ân, c. 18, s. 17; Râmûz’ul-Ehâdîs, s. 133/7, 227/11, 507/5; Kenz’ul-Ummal, Hadis No: 2468; Kenz’ul-Ummal, Hadis No: 1124.