Ehl-i Sünnet’in İtikâdda İmamları:

Ehl-i Sünnet itikâdında imam ikidir:

Birincisi: İmam-ı Ebû Mansur Muhammed Mâturidî Hazretleridir. Hicri 280 tarihinde doğmuş, 333 tarihinde Semerkant’ta vefât etmiştir. İmam Mâturidî, Hanefi Mezhebi’nde idi. Bizim itikâdda imamımızdır. Hanefi Mezhebi’nde bulunan Müslümanlar, İmam-ı Mâturidî’yi itikâdda imam edinmişlerdir.

Ebu’l-Yusr el-Pezdevî’nin ″Usûlü’d-Din″ adlı kitabında nakledil-diğine göre; İmam Mâturidî’nin kendi zamanında Semerkant’ta (bâtıl fırka olan) Mûtezile ve Kerrâmîlerin ders okuttukları on yedi medrese vardı. Şeyh Ebû Mansur el-Mâturîdî, o bölgede Hızır Aleyhisselâm’ı gördü ve ondan yardım istedi. Allah’u Teâlâ da Hızır Aleyhisselâm’ın duâsı sebebiyle ona hikmet ilmini verdi ve o bozuk mezhepler yenilip Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat Mezhebi güçlendi.

Fahreddin er-Râzî ve İmam Kurtubî, tefsirlerinde onun için ″eş-Şeyh, el-Îmam″ tabirini kullanırlar. İmam Nesefî, onun hakkında, ″Kudvetü’l-Ferîkayn (zâhir ve bâtın ilimlerinde önderdi)″ diye buyurmuştur. Böylece aynı zamanda mutasavvıf olan İmam Mâturidî’nin birçok kerâmetinden bahsedilir. Onun kerâmetlerinden birini Ali Şîr Nevâî, ″Nesâyim’ul-Mahabbe″ isimli eserinde şöyle nakletmiştir:

- İmam Mâturidî, bir gün avlusunda oturuyormuş. Önünde tefsir varmış. İki tane sarhoş ve berduş bahçe kapısına gelmişler. Birisi içeriye girip İmam Mâturidî’ye söz ve hareketleriyle saygısızlık etmiş, diğeri ise dışarıda beklemiş. İmam Mâturidî bu duruma öfkelenmiş, orada bulunan ahşap testiyi adamın kafasına vurmuş. Adamın beyni dağılıp ölmüş. İmam Mâturidî adamı ayağından sürüyüp oradaki bir çukura atmış. Bir süre sonra dışarıdaki arkadaşı bahçeye girip: ″Benim arkadaşım buraya girdi, bir daha çıkmadı, nerede şimdi?″ diye sormuş. İmam Mâturidî: ″Buraya adam girmedi, bir köpek girdi, delilik (kuduzluk) yapıyordu, vurup öldürdüm, şu çukura attım″ demiş. O sarhoş çukurun yanına gelince içinde beyni dağılmış ölü bir köpek görmüş. Sarhoşluk ve delilikten tevbe edip doğru yola girmiş.

İkincisi: İmam Ebu’l-Hasan Ali el-Eş’arî Hazretleridir. Hicri 260 tarihinde Basra’da doğmuş, 324 tarihinde Bağdat’ta vefât etmiştir. Büyük dedesi Ashâb-ı Güzîn’den Ebû Mûsâ el-Eş’arî Radiyallâhu anhu’dur. İmam Eş’arî, Şâfii Mezhebi’nde idi. Şâfii, Mâliki ve Hanbeli Mezhebi’nde olan Müslümanlar, İmam Eş’arî’yi itikâdda imam edinmişlerdir.

İmam Mâturidî ve İmam Eş’arî arasında esas itibariyle ihtilaf yoktur. İkisi de hak üzeredir. Ancak ikinci derecede bulunan birkaç meselede ihtilafları vardır. Fakat bunların başlıcaları da genel olarak lafzî, zâhirî bir ihtilaftan başka bir şey değildir. Bu meseleler genel olarak şöyledir:

- İmam Mâturidî’ye göre; Allah’u Teâlâ’nın tekvin (yaratmak) sıfatı diye müstakil bir sıfatı vardır. İmam Eş’arî’ye göre ise; Allah’u Teâlâ’nın tekvin diye müstakil bir sıfatı yoktur, kudret sıfatı yaratma işlevini yerine getirir. Bu sebeple tekvin sıfatı, müstakil ve kudretten ayrı bir sıfat değildir.

- İmam Mâturidî’ye göre; kendisine tebliğ ulaşmayan kişi, aklını kullanarak Allah’ın varlığına inanmakla yükümlüdür. Çünkü yer, gök ve içindekileri insanoğlu görür. İşte bu kadar eserleri görüp, bunları yaratanı tefekkür edip Allah’a inanmak mecburiyetindedir. İmam Eş’arî’ye göre ise, kendisine hiçbir tebliğ ulaşmayan kişinin, aklı ile Allah’ı anlamaya gücü yetmeyeceği için bununla mükellef tutulmaz.

- İmam Mâturidî’ye göre; kulun gücünün yetmediği şeyde, ona İlahi teklifin yüklenmesi câiz değildir. Zîrâ bunda herhangi bir hikmet yoktur. Fakat kulun, gücünün yetmediği şeyi yüklenmesi mümkündür. İmam Eş’arî’ye göre ise; Allah’u Teâlâ, insanın güç yetiremeyeceği bir şeyi yapmasını isteyebilir.

- Bütün âlimler, şeriatın emrettiği şeyin güzel, yasakladığının ise çirkin olduğu hususunda ittifak etmişlerdir. İmam Mâturidî’ye göre; bir şeyin iyi veya kötü olduğu akıl ile idrak olunur. Emir ve nehiy, bir şeyin iyi veya kötü olduğuna delâlet eder. Herhangi bir şey iyi ise Allah’u Teâlâ onu emretmiştir. Kötü ise Allah’u Teâlâ onu yasak etmiştir. İmam Eş’arî‘ye göre ise; bir şeyin iyi veya kötü olduğu aklen bilinemez. Allah’ın emir ve nehiyleriyle bilinir. Allah’u Teâlâ bir şeyi emrettiyse o şey iyidir. Allah’u Teâlâ bir şeyi yasak etti ise o şey kötüdür.

- İmam Eş’arî’ye göre; Kur’ân-ı Kerîm’in bâzı âyetleri, bâzılarından büyüktür. İmam Mâturidî’ye göre ise; büyük olamaz.

- İmam Mâturidî’ye göre; Peygamber olmanın şartlarından biri erkek olmaktır. İmam Eş’arî’ye göre ise; Peygamber olmak için erkekolmak şart değildir, kadınlar da Peygamber olabilir. Bu sebeple İmam Eş’arî; Hz. Havva, Hz. Sâra, Mûsâ Aleyhisselâm’ın annesi, Hz. Hacer, Hz. Âsiye, Hz. Meryem’in Peygamber olduklarını söylemiştir.[1]

- İmam Eş’arî’ye göre; Allah’ın fiilleri hikmetli olmak ve bir sebebe bağlı olmak zorunda değildir. Çünkü Allah’u Teâlâ dilediğini yapar, yaptıklarından sorumlu değildir. Sorumlu olan kullardır. İmam Mâturidî’ye göre ise; Allah’ın fiilleri bir hikmete bağlıdır ve bir sebebe dayanmaktadır. Zîrâ Allah’u Teâlâ abesten münezzehtir (boşuna iş yapmaz). Allah’ın fiilleri hikmeti icâbı meydana gelir. Çünkü Allah’u Teâlâ Hakîm’dir, Alîm’dir. Hikmetsiz ve sebepsiz iş yapmak ise abestir (boşunadır).

- İmam Eş’arî’ye göre; dinden dönen kimse, tekrar İslâm dinine dönerse amelleri de geri döner. İmam Mâturidî’ye göre ise; amelleri geri dönmez.

- İmam Eş’arî’ye göre; ümitsizlik hâlindeki yani son nefesteki bir tevbe geçerli değildir. İmam Mâturidî’ye göre ise; geçerlidir.


[1] Sahih-i Buhari Muhtasarı, Tecrid-i Sarih, c. 9, s. 150.