Sâime Olmayan Hayvanların Zekât Durumu:

″Sâime″; senenin çoğunda yani altı aydan fazla meralarda otlamakla yetinen hayvana denilir. Çoğulu ″Sevâim″dir. Az çoğa tâbi kılınır. Altı ayı bir gün dahi geçse senenin çoğu olarak kabul edilir.[1] Bu hayvanlar; deve, koyun, keçi, sığır, manda, at olmak üzere altı cinstir. Senenin yarısında veya daha fazlasında etrafı çevrili olan bir alanda veya ahırda yemle beslenen hayvan ise sâime değildir. Sâime olmayan bu hayvanlar zekâta tabi değildirler. Bunların hükmü, yük ve çift hayvanları gibidir. Sâime olan hayvanlara, senenin çoğunda meralarda otlatma sebebiyle masraf azaldığı için zekât vermek farz olmuştur. Sâime olmayan hayvanlarda ise senenin çoğunda yemleme yapıldığından dolayı masraf artar, bu da zekâtın kalkmasına sebep olur. Bu sâime olmayan hayvanların kendisine zekât düşmez, ancak onlardan elde edilen gelir nisab miktarını geçerse, geliri üzerinden zekâtın verilmesi gerekir. Yük taşıyan ve çift süren sığır, deve, at, eşek gibi geçim için işte kullanılan hayvanlarda da zekât yoktur. Bu hususta şu Hadis-i Şerifler nakledilmiştir:

لَيْسَ فِي الْحَوَامِلِ وَالْعَوَامِلِ وَلَا فِي الْبَقَرِ الْمُثِيرَةِ صَدَقَةٌ.

″Ne yük taşıyan ve çalışan hayvanlarda ve ne de nadas kaldıran sığırlarda zekât yoktur.″[2]

لَيْسَ فِي الْحَوَامِلِ وَالْعَوَامِلِ صَدَقَةٌ.

″Yük ve çift hayvanlarında zekât yoktur.″[3]

لَيْسَ فِي الْجَبْهَةِ وَلَا فِي النُّخَّةِ وَلَا فِي الْكُسْعَةِ صَدَقَةٌ.

″Eşekte, çalışan devede, atta zekât yoktur.″[4] Abdu’l-Vâris b. Said, Hadis-i Şerif’te geçen ″nuhha″ kelimesini çalışan deve, ″Cebhe″ kelimesini de at olarak açıklamıştır. Kisal Rahimehullah ise ″Nuhha″ kelimesini, çalışan öküz diye açıklamıştır. Sa’leb’in hizmetçisi Ebû Amr şöyle der: ″Nuhha″ kelimesi, nuh kelimesinden türemedir. Bu kelime şiddetle sürmek anlamına gelir. Bu da ancak çalışan hayvanlarda olur. Ayrıca zekât malı, yararında değil, bizzat kendisinde nema (artma) arzulanan maldır. Görmez misin oturmak için olan evlerde ve hizmet ettirilen kölelerde zekât yoktur. çalışan hayvanlarda ise nemâ, onların yararlarından beklenir.

Burada at anlamına gelen ″Cebhe″ kelimesi; zorluklarla karşı karşıya kalma durumlarında kullanılan bir tabirdir. Savaştaki cebhe ifadesi de bu anlamdadır. Burada geçen at; ya savaşta kullanmak için beslenilen atlardır veya evin geçimiyle ilgili işlerde kullanılan atlardır. Fakat kişinin kendisi için özel olarak tahsis edip, herhangi bir işte kullanmadığı at böyle değildir; bu atın zekâtının verilmesi gerekir. Çünkü bu at artık, zaruri bir ihtiyaç değildir, ihtiyaç fazlası bir mal hükmündedir.


[1] İmam Şâfii’ye göre; yem masrafı sâime olanın masrafından daha fazla olduğu belli olacak kadar bir sure yemle beslenirse buna zekât gerekmez.

[2] el-İnâye Şerh’ul-Hidâye, c. 3, s. 96.

[3] Serahsî, Mebsut, c. 3, s. 221.

[4] Serahsî, Mebsut, c. 3, s. 221.