Ölü Evinde Ağıt:

Herhangi bir kimsenin cenâze için bağırıp çağırarak ağlaması ve üstünü başını yırtması, yüzünü tırmalaması, saçını yolması, dizlerine vurması haramdır. Allah’ın takdirine isyandır. Bu hususta Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

لَيْسَ مِنَّا مَنْ لَطَمَ الْخُدُودَ وَشَقَّ الْجُيُوبَ وَدَعَا بِدَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ (خ عن عبد اللّٰه بن مسعود)

″Kim ki ölüleri için avuç içi ile yanaklarını döver, yakalarını yırtar ve câhiliyet adeti üzere feryad-ı figan eylerse, bu kimse bizden değildir.″[1]

Yine bu hususta Enes Radiyallâhu anhu’dan şu hâdise nakledilmiştir:

أَنَّ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَخَذَ عَلَى النِّسَاءِ حِينَ بَايَعَهُنَّ أَنْ لَا يَنُحْنَ فَقُلْنَ يَا رَسُولَ اللّٰهِ إِنَّ نِسَاءً أَسْعَدْنَنَا فِي الْجَاهِلِيَّةِ أَفَنُسْعِدُهُنَّ فَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَا إِسْعَادَ فِي الْإِسْلَامِ (ن عن أنس)

Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem, kadınlarla biat ettiğinde, ölünün arkasından feryad-ı figanla ağlamamak üzere de biat etti. Bunun üzerine kadınlar: ″Yâ Resûlullah! Câhiliyede, bâzı kadınlar ağlarken bize katılmışlardı. Şimdi biz de onlara katılamaz mıyız?″ diye sordular. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem:İslâm’da bir araya gelip topluca ağlamak yoktur″ buyurdu.[2]

Bir kimsenin ölünün arkasından feryad-ı figan ile ağlamamak şartıyla üzüntüsünü belli etmesinde, ağlamasında bir sakınca yoktur. Yeter ki, yersiz sözler söylenmesin. Zîrâ bu hususta Enes Radiyallâhu anhu’dan şu hâdise nakledilmiştir:

قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وُلِدَ لِي اللَّيْلَةَ غُلَامٌ فَسَمَّيْتُهُ بِاسْمِ أَبِي إِبْرَاهِيمَ فَذَكَرَ الْحَدِيثَ قَالَ أَنَسٌ لَقَدْ رَأَيْتُهُ يَكِيدُ بِنَفْسِهِ بَيْنَ يَدَيْ رَسُولِ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَدَمَعَتْ عَيْنَا رَسُولِ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ تَدْمَعُ الْعَيْنُ وَيَحْزَنُ الْقَلْبُ وَلَا نَقُولُ إِلَّا مَا يُرْضِي رَبَّنَا إِنَّا بِكَ يَا إِبْرَاهِيمُ لَمَحْزُونُونَ (د عن انس بن مالك)

Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: ″Bu gece bir oğlum oldu. Ona babam İbrâhim’in adını verdim.″ Enes b. Malik Radiyallâhu anhu, sözüne şöyle devam etti: O çocuğu Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’in huzurunda can verirken gördüm. O sırada Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’in gözlerinden yaş boşandı ve buyurdu ki: ″Göz yaşarır, kalp üzülür. Fakat biz Rabbimizin râzı olacağı sözlerden başkasını söylemeyiz. Ey İbrahim! Biz senin ölümünle gerçekten üzgünüz.″[3]

Yine bu hususta şu hâdise nakledilmiştir:

لَمَّا مَاتَخَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُاجْتَمَعَ نِسْوَةُبَنِي الْمُغِيرَةِ يَبْكِينَ عَلَيْهِ فَقِيلَلِعُمَرَ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُ أَرْسِلْ إِلَيْهِنَّ فَانْهَهُنَّ فَقَالَعُمَرُ مَا عَلَيْهِنَّ أَنْ يُهْرِقْنَ دُمُوعَهُنَّ عَلَىأَبِي سُلَيْمَانَ مَا لَمْ يَكُنْ نَقْعٌ أَوْ لَقْلَقَةٌ (السنن الكبرى للبيهقى عن شقيق)

Halid b. Velid Radiyallâhu anhu vefât edince, Benî Muğire kadınları toplanıp ağlaşmaya başlamışlardı. Orada bulunan cemaat, Hz. Ömer Radiyallâhu anhu’ya: ″Bir haber gönderseniz de şu kadınları ağlamaktan men etseniz″ demişlerdi. Hz. Ömer Radiyallâhu anhu da bunlara cevaben: ″Şu kadınları bırakınız, varsın Ebû Süleyman (Halid İbn-i Velid’e) ağlasınlar. Başlarına toprak dökmedikçe, avaz avaz bağırıp çağırmadıkça, yalnız göz yaşı dökmek; bu kadınlar aleyhine bir hüküm ifade etmez″ demiştir.[4]

Bütün dönüşlerimizin Allah’u Teâlâ’ya olduğunu biliriz de, aramızdan birinin erken ayrılmasına tahammül edemeyiz. Halbuki, insan doğduğu günden öldüğü güne kadar, bir imtihan devresi geçirmektedir.

Enes Radiyâllahu anhu, şu ibretlik olayı anlatmıştır:

Ebû Talhâ Radiyallâhu anhu, evde yokken bir oğlu öldü. Karısı çocuğun ölüsünü evin bir tarafına kaldırdı ve kocasına yemek hazırladı. Ebû Talhâ Radiyallâhu anhu eve gelince çocuğu sordu. Karısı: ″Sükûnet buldu, umarım ki rahatladı″ dedi. Ebû Talhâ Radiyallâhu anhu inandı ve yattı, hanımıyla da birlikte oldu. Sabahleyin gusledip namaza çıkacağı sırada kadın kocasına çocuğun öldüğünü haber verdi. Ebû Talhâ Radiyallâhu anhu, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem ile beraber namaz kıldıktan sonra hâdiseyi Resûlullah’a haber verdi. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem: ″Umarım ki, Allah’u Teâlâ bu gecenizde sizin için çok hayır yaratır″ buyurdu. Ensar’dan bir zât: ″Ebû Talhâ’dan dokuz oğlan gördüm. Hepsi de Kur’ân okurlardı″ demiştir.[5]

Görülüyor ki, musîbet metânetle karşılanırsa, insan büyük mükâfata nâil olacaktır. Çocuğun ölümü akşama yakın olduğundan kadın, gece vakti eve gelen kocasına keder vermemek için sabaha kadar haberi saklamıştır.

İbrahim’ez-Zeyyad Radiyallâhu anhu, cenâzesi hakkında ağlayan bir kimseyi gördüğü zaman şöyle dermiş:

Ey Kardeş! Sen, onun hakkında Allah’tan rahmet dile ve kendin için ağla. Zîrâ bu meyyit üç şeyden kurtulmuştur: 1- Ölüm meleğini görmüş. 2- Ölüm acısını tatmış. 3- Son ânın kötü bir şekilde sonuçlanmasından emin olmuş. Sen ise henüz bu tehlikeleri atlatmış değilsin.[6]


[1] Sahih-i Buhârî Muhtasarı, Tecrid-i Sarih, Hadis No: 641.

[2] Sünen-i Nesâî Cild Cenâiz 15; Sahih-i Buhârî Muhtasarı, Tecrid-i Sarih, Hadis No: 648.

[3] Sünen-i Ebû Dâvud, Cenâiz 28; Sahih-i Buhârî, Cenâiz 43; Sünen-i İbn-i Mâce, Cenâiz 53.

[4] Beyhakî, es-Sünenn’ül-Kübra, c. 4, s. 71; Kenz’ul-Ummal, Hadis No: 42907; Sahih-i Buhârî Muhtasarı, Tecrid-i Sarih, c. 4, s. 391.

[5] Bakınız: Sahih-i Buhârî, Cenâiz 42, Akika 1; Sahih-i Müslim, Edeb 23, Fedâilü’s-Sahâbe 107.

[6] İmam Şâ’rânî, Tenbih’ul-Muğterrin, s. 211.