2- Meleklere İnanmak:

Melekler, Allah’u Teâlâ’nın lâtif yaratıklarıdır. Yemekten, içmekten, evlenmekten, doğup doğurmaktan berîdirler (uzaktırlar). Her biri bir vazifede ve ibâdettedir. Allah’u Teâlâ’nın emirlerini hemen ve kusursuz olarak yerine getirirler. Meleklerin sayısını ancak Allah’u Teâlâ bilir. Cebrâil, Mikâil, Azrâil ve İsrâfil meleklerin en büyüklerindendir. Cebrâil Aleyhisselâm, özellikle Allah’u Teâlâ’nın kitaplarını Peygamberlere getirip tebliğ etmekle görevlidir. Mikâil Aleyhisselâm, bu âlemde bir kısım hâdiselerin; meselâ rüzgârları, yağmurları vesaire meydana getirmekle görevlidir. Azrâil Aleyhisselâm, insanların ölecekleri zaman ruhlarını almakla görevlidir. İsrâfil Aleyhisselâm da kıyâmet kopacağı zaman ve insanların öldükten sonra tekrar diriltilecekleri zaman Sûr’a üflemekle görevlidir. Kur’ân-ı Kerîm’de cin ve şeytandan da bahsedilmektedir. Bunlar her ne kadar gözle görülmez ise de bunların varlığı haktır.

Kirâmen Kâtibin:

Bu iki melek, her insanın iki yanında bulunur. Biri insanın güzel amellerini, diğeri de kötü amellerini yazar. Böylece o insanın amel defterini meydana getirirler. Bu hususta Allah’u Teâlâ Sûre-i İnfitâr, Âyet 10-12’de şöyle buyurmaktadır:

″Halbuki yaptığınız işleri yazmakla görevli;* kirâmen kâtibîn (değerli ve güvenilir kâtip melekler) vardır.* Onlar, sizin yaptıklarınızı bilir ve kaydederler.

Bu sebeple kulun yaptığı her işte Allah’u Teâlâ’nın kendisini gördüğünü, kirâmen kâtibin meleklerinin de hayır ve şer bütün amellerini yazdığını bilerek Allah’tan korkması gerekir. Çocuklarımızı yetiştirirken de Allah korkusunu onlara aşılamamız gerekir. Meselâ: Bir yerde başkasına ait çok sayıda para veya mal görse, alması neticesinde de hiç kimsenin fark etmeyeceğini bilse dahi Allah korkusundan o paraya veya mala dönüp bakmaması gerekir.