BAKARA SÛRESİ

﴿ اِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ بِه۪ لِغَيْرِ اللّٰهِۚ فَمَنِ اضْطُرَّ غَيْرَ بَاغٍ وَلَا عَادٍ فَلَٓا اِثْمَ عَلَيْهِۜ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿١٧٣﴾

173. Şüphesiz O, size murdar olarak ölen hayvanları, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası için kesilen hayvanları haram etti. Fakat çâresiz kalan kimsenin, isyan etmeden ve zaruret ölçüsünü aşmadan (ölmeyecek kadar) bunlardan yemesinde bir günah yoktur. Muhakkak ki Allah’u Teâlâ çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

İzah: Haram ve helâl olan şeylerin bir kısmı âyetlerle belirlenmiş, bir kısmı da bizzat Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem tarafından belirlenmiştir. Bu hususta Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

أَلَا أُوتِيتُ الْكِتَابَ وَمِثْلَهُ أَلا يُوشِكُ شَبْعَانٌ عَلَى أَرِيكَتِهِ يَقُولُ: عَلَيْكُمْ بِالْقُرْآنِ، فَمَا وَجَدْتُمْ فِيهِ مِنْ حَلَالٍ فَأَحِلُّوهُ وَمَا وَجَدْتُمْ فِيهِ مِنْ حَرَامٍ فَحَرِّمُوهُ، وَاِنَّ مَا حَرَّمَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَمَا حَرَّمَ اللّٰهُ. أَلَا لَا يَحِلُّ لَكُمُ الْحِمَارُ الأَهْلِيُّ وَلَا كُلُّ ذِي نَابٍ مِنَ السِّبَاعِ وَلَا لُقَطَةُ مُعَاهَدٍ إِلَّا أَنْ يَسْتَغْنِيَ عَنْهَا صَاحِبُهَا وَمَنْ نَزَلَ بِقَوْمٍ فَعَلَيْهِمْ أَنْ يَقْرُوهُ. فَإِنْ لَمْ يَقْرُوهُ فَلَهُ أَنْ يُعْقِبَهُمْ بِمِثْلِ قِرَاهُ. (د طب عن المقدام بن معدي كرب)

″Haberiniz olsun! Bana Kur’ân ile birlikte, onun bir benzeri sünnet de verilmiştir. Karnı tok bir şekilde koltuğuna kurulmuş olan bâzı kimselerin: ″Bize Kur’ân yeter! Onda helâl olarak ne görmüşseniz, onu helâl; neyi de haram görmüşseniz, onu da haram kabul edin″ diyeceği zamanlar yakındır. Şüphesiz ki, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’in haram kıldığı da Allah’u Teâlâ’nın haram kıldığı gibidir.″[1] ″Haberiniz olsun! Sizin için evcil olan eşek eti helâl değildir. Yırtıcı hayvanların eti size helâl değildir. Bir muâhidin (kendisiyle barış ortamında olunan ve İslâm Dîni’nin haricinde olan kimselerin) yitiği size helâl olmaz. Ancak sahibi ona ihtiyaç duymayıp helâl ederse müstesnâ.″[2]

Yine Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

أَيَحْسَبُ أَحَدُكُمْ وَهُوَ مُتَّكِئٌ عَلَى أَرِيكَتِهِ وَقَدْ يَظُنُّ أَنَّ اللّٰهَ لَمْ يُحَرِّمْ شَيْئًا إِلَّا مَا فِي هَذَا الْقُرْآنِ أَلَا وَإِنِّي وَاللّٰهِ قَدْ أَمَرْتُ وَوَعَظْتُ وَنَهَيْتُ عَنْ أَشْيَاءَ إِنَّهَا لَمِثْلُ الْقُرْآنِ أَوْ أَكْثَرُ (عن العرباض بن سارية(

″Sizden birisi koltuğuna kurulmuş olduğu halde, Allah’u Teâlâ’nın sâdece Kur’ân’da belirtilenleri mi haram kıldığını zannediyor. Dikkat edin! Ben size bâzı şeyleri emrettim, vaaz ettim ve birtakım şeyleri de yasakladım ki, onlar Kur’ân’daki kadardır veya daha çoktur.″[3]

Âyet-i Kerîme’lerde belirtilmediği halde, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’in Hadis-i Şerif’lerinde haram ve helâl olarak buyurduğu hususlar vardır. Bu hususta Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

أُحِلَّتْ لَكُمْ مَيْتَتَانِ وَدَمَانِ فَأَمَّا الْمَيْتَتَانِ فَالْحُوتُ وَالْجَرَادُ وَأَمَّا الدَّمَانِ فَالْكَبِدُ وَالطِّحَالُ (ه عن عبد اللّٰه بن عمر)

″Size iki ölü hayvanın eti ile iki kan helâl kılındı. İki ölü olan hayvan eti, balık ve çekirgedir. Kana gelince o da, karaciğer ve dalaktır.″[4]

Ebû Hüreyre Radiyallâhu anhu da şu Hadis-i Şerif’i nakletmiştir:

سَأَلَ رَجُلٌ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ يَا رَسُولَ اللّٰهِ إِنَّا نَرْكَبُ الْبَحْرَ وَنَحْمِلُ مَعَنَا الْقَلِيلَ مِنْ الْمَاءِ فَإِنْ تَوَضَّأْنَا بِهِ عَطِشْنَا أَفَنَتَوَضَّأُ مِنْ مَاءِ الْبَحْرِ فَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ هُوَ الطَّهُورُ مَاؤُهُ الْحِلُّ مَيْتَتُهُ (ن ت ه عن ابى هريرة)

Bir adam, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’e: ″Yâ Resûlallah! Biz deniz yolculuğu yaparız ve beraberimizde pek az su taşırız. Onunla abdest alırsak susuz kalırız. Bu durumda de­niz suyundan abdest alabilir miyiz?″ diye sordu. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem de: ″Denizin suyu temiz, ölüsü helâldir″ diye buyurdu.[5]

Câbir Radiyallâhu anhu’dan nakledilen bir Hadis-i Şerif’te de şöyle buyrulmuştur:

حَرَّمَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَعْنِي يَوْمَ خَيْبَرَ الْحُمُرَ الْإِنْسِيَّةَ وَلُحُومَ الْبِغَالِ وَكُلَّ ذِي نَابٍ مِنْ السِّبَاعِ وَذِي مِخْلَبٍ مِنَ الطَّيْرِ (ه ت عن جابر)

″Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem, Hayber Günü evcil eşekleri ve katır etlerinin, yırtıcı kuşların ve yırtıcı hayvanların etlerinin yenilmesini haram kıldı.″[6]

Yine Âyet-i Kerîme’de Cenâb-ı Hakk Teâlâ: ″Allah’tan başkası için kesilen hayvanları haram etti″ diye buyurmaktadır. Müşrikler, kurbanlık hayvanları keserken, yönünü putlara çevirir ve o putların adını zikrederek keserlerdi. Allah’u Teâlâ, bu şekilde kesilen kurbanların haram olduğunu beyan etmiştir. Ancak her nerede olursa olsun, yönü kıbleye çevrilerek ve Allah’u Teâlâ’nın ismi zikredilerek kesilen kurbanlarda ise hiçbir sakınca yoktur, helâldir.

Yenilmesi haram olanlar hakkında ayrıca Sûre-i Mâide, Âyet 3 ve 96 ve Sûre-i En’âm, Âyet 121 ve 145’e bakınız.


[1] Sünen-i Ebû Dâvud, Sünnet 6; Sünen-i Tirmizî, İlim 10; Sünen-i İbn-i Mâce, Mukaddime 2.

[2] Rudânî, Cem’ul-Fevâid, Hadis No: 3920, 3921, 6216.

[3] Bakınız: Berîka, c. 1, s. 222.

[4] Sünen-i İbn-i Mâce, Et’ime 31. Deniz avı hakkında da Sûre-i Mâide, Âyet 96’ya bakınız.

[5] Sünen-i Tirmizî, Tahâre 53; Sünen-i Nesâî, Tahâre 46; Sünen-i İbn-i Mâce, Tahâre 38.

[6] Sünen-i Tirmizî, Etime 3; Sünen-i İbn-i Mâce, Zebâih 13..