﴿ وَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسٰى وَهٰرُونَ الْفُرْقَانَ وَضِيَٓاءً وَذِكْرًا لِلْمُتَّق۪ينَۙ ﴿٤٨﴾ اَلَّذ۪ينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَهُمْ مِنَ السَّاعَةِ مُشْفِقُونَ ﴿٤٩﴾ ﴾
48-49. Yemin olsun ki Biz, Mûsâ’ya ve Hârun’a, hakkı bâtıldan ayıran, takvâ sahipleri için bir nûr ve öğüt olan Tevrat’ı verdik.* O takvâ sahipleri ki, görmedikleri halde Rablerinden çok korkarlar ve kıyâmet gününden titrerler.
İzah: Dünyâ hayatında Allah’tan korkanlarla ilgili Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
قَالَ اللّٰهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى: وَعِزَّتِي لَا أَجْمَعُ عَلَى عَبْدِي خَوْفَيْنِ وَلَا أَجْمَعُ لَهُ أَمْنَيْنَ؛ فَمَنْ خَافَنِي فِي الدُّنْيَا أَمَّنْتُهُ فِي الْآخِرَةِ.(الحكيم الترمذي في نوادر الأصول عن الحسن)
Allah’u Teâlâ buyurdu ki: ″İzzetime yemin olsun ki, kuluma iki korkuyu yaşatmam. Aynı şekilde iki güveni de yaşatmam. Bunun için dünyâda iken Benden korkan kişiyi, âhirette güven içinde kılarım.″[1]
[1] Celâleddin es-Suyûtî, ed-Dürr’ül-Mensûr, c. 10, s. 310.