HÛD SÛRESİ

﴿ وَهُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَٓاءِ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًاۜ وَلَئِنْ قُلْتَ اِنَّكُمْ مَبْعُوثُونَ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُب۪ينٌ ﴿٧﴾

7. O, Arş’ı su üzerinde iken, hanginizin daha güzel amel işleyeceği hususunda sizi imtihan için gökleri ve yeri altı günde yarattı. Ey Resûlüm! Sen onlara: ″Öldükten sonra şüphesiz ki dirileceksiniz″ desen, kâfirler: ″Bu söz, sihirden başka bir şey değildir″ derler.

İzah: Bu Âyet-i Kerîme ile ilgili olarak İmran b. Husayn Radiyallâhu anhu şu hâdiseyi anlatmıştır:

إِنِّي عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذْ جَاءَهُ قَوْمٌ مِنْ بَنِي تَمِيمٍ فَقَالَ اقْبَلُوا الْبُشْرَى يَا بَنِي تَمِيمٍ قَالُوا بَشَّرْتَنَا فَأَعْطِنَا فَدَخَلَ نَاسٌ مِنْ أَهْلِ الْيَمَنِ فَقَالَ اقْبَلُوا الْبُشْرَى يَا أَهْلَ الْيَمَنِ إِذْ لَمْ يَقْبَلْهَا بَنُو تَمِيمٍ قَالُوا قَبِلْنَا جِئْنَاكَ لِنَتَفَقَّهَ فِي الدِّينِ وَلِنَسْأَلَكَ عَنْ أَوَّلِ هَذَا الْأَمْرِ مَا كَانَ قَالَ كَانَ اللّٰهُ وَلَمْ يَكُنْ شَيْءٌ قَبْلَهُ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاءِ ثُمَّ خَلَقَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ وَكَتَبَ فِي الذِّكْرِ كُلَّ شَيْءٍ ... (خ عن عمران)

Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem’in yanında idim. Yanına Temimoğullarından bir topluluk geldi. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem onlara:

- Ey Temimoğulları! Müjdeyi kabul edin, buyurdu. Onlar da:

- Madem bize müjde verdin. Haydi bize ihsanda bulun, dediler ve bu­nu iki defa tekrarladılar. Bu sefer Yemen halkından birtakım kimseler girdi. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem onlara:

- Ey Yemen halkı! Madem Temimoğulları onu kabul etmediler. O halde sizler müjdeyi kabul edin, diye buyurdu. Onlar da:

- Kabul ettik. Biz dinde bilgi sahibi olmak için geldik ve sana bu işin önceki hâlini sormaya geldik, dediler. Bunun üzerine Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem bu­yurdu ki:

- Her şeyden önce Allah’u Teâlâ vardı, O’ndan başka hiçbir şey yoktu. Arş’ı da su üzerinde idi. Daha sonra gökleri ve yeri yarattı ve Levh-i Mahfuz’da her şeyi yaz­dı…[1]

Ebû Rezzin Radiyallâhu anhu da şu Hadis-i Şerif’i nakleder:

قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللّٰهِ، أَيْنَ كَانَ رَبُّنَا قَبْلَ أَنْ يَخْلُقَ خَلْقَهُ. قَالَ: كَانَ فِي عَمَاءٍ، مَا تَحْتَهُ هَوَاءٌ وَمَا فَوْقَهُ هَوَاءٌ، وَخَلَقَ عَرْشَهُ عَلَى الْمَاءِ (ت عن ابى رزين)

Dedim ki: ″Yâ Resûlallah! Rabbimiz mahlûkatını yaratmadan evvel nerede idi?″ Buyurdu ki: ″O, kendisiyle beraber hiçbir şey bulunmaz bir haldeydi. Ne altında hava bulunuyordu ne de üstünde! Ve Arş’ını su üzerinde yarattı.″[2]

Allah’u Teâlâ’nın, gökleri ve yeri altı günde yaratıldığına dair de geniş bilgi için Sûre-i A’râf, Âyet 54’ün izahına bakınız.


[1] Sahih-i Buhâri, Bed’ul-Halk 1, Tevhid 22.

[2] Sünen-i Tirmizî, Tefsir’ul-Kur’ân, 12.