NÛR SÛRESİ

﴿ يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ بُيُوتِكُمْ حَتّٰى تَسْتَأْنِسُوا وَتُسَلِّمُوا عَلٰٓى اَهْلِهَاۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ ﴿٢٧﴾ فَاِنْ لَمْ تَجِدُوا ف۪يهَٓا اَحَدًا فَلَا تَدْخُلُوهَا حَتّٰى يُؤْذَنَ لَكُمْۚ وَاِنْ ق۪يلَ لَكُمُ ارْجِعُوا فَارْجِعُوا هُوَ اَزْكٰى لَكُمْۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَل۪يمٌ ﴿٢٨﴾

27-28. Ey îman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere izin almadan ve ehline selâm vermeden girmeyin. Bu, sizin için daha hayırlıdır. Umulur ki, düşünüp anlarsınız.* Eğer girmek istediğiniz evde kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size, ″Geri dönün″ denilirse hemen dönün. Bu sizin için daha temizdir (daha güzel bir davranıştır). Allah’u Teâlâ, yaptıklarınızı bilir.

İzah: Başkalarının evlerine girerken nasıl hareket edilmesi gerektiği Ebû Said el-Hudrî Radiyallâhu anhu’dan şöyle nakledilmiştir:

كُنْتُ فِي مَجْلِسٍ مِنْ مَجَالِسِ الْأَنْصَارِ إِذْ جَاءَ أَبُو مُوسَى كَأَنَّهُ مَذْعُورٌ فَقَالَ اسْتَأْذَنْتُ عَلَى عُمَرَ ثَلَاثًا فَلَمْ يُؤْذَنْ لِي فَرَجَعْتُ فَقَالَ مَا مَنَعَكَ قُلْتُ اسْتَأْذَنْتُ ثَلَاثًا فَلَمْ يُؤْذَنْ لِي فَرَجَعْتُ وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا اسْتَأْذَنَ أَحَدُكُمْ ثَلَاثًا فَلَمْ يُؤْذَنْ لَهُ فَلْيَرْجِعْ ... (خ عن ابى سعيد الخدرى)

Ensârilerin bir meclisinde oturuyordum. Ebû Mûsâ el-Eşarî korkuyla içeri girdi. ″Seni korkuya düşüren nedir?″ diye sorunca, Hz. Ömer yanına gelmemi emretmişti. Gittim ve girmek için üç defa izin istedim. Bana şifâhi olarak giriş izni verilmediği için geri döndüm. Daha sonra Hz. Ömer: ″Yanımıza gelmene engel olan ne oldu?″ diye sordu. Ben de üç defa izin istediğim halde, giriş izni verilmeyince geri döndüm. Çünkü Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem: ″Sizden herhangi bir kimse üç defa izin istediği halde, ona izin verilmeyecek olursa geri dönsün″ diye buyurdu demem üzerine, Hz. Ömer, bana: ″Sen naklettiğin hadisi ya isbat edersin ya da seni cezâlandırırım″ dedi. Bunun üzerine Übeyy b. Ka’b, Ebû Mûsâ el-Eşarî’ye: ″Sen içimizden en genci ile Hz. Ömer’e git ve durumu bildir″ dedi. Cemaatin en genci ben olduğum için Ebû Mûsâ ile giderek Hz. Ömer’e, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’in bu hadisini haber verdim. Üç defa izin istemek, isteyen için bir haktır. Yoksa onun için farz olan bir defa istemektir.[1]

Kendisine izin verilen kimsenin selâm vermesi gerektiğine dair de Kelede b. Hanbel Radiyallâhu anhu’dan şu Hadis-i Şerif nakledilmiştir:

أَنَّ صَفْوَانَ بْنَ أُمَيَّةَ بَعَثَهُ إِلَى رَسُولِ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِلَبَنٍ وَجَدَايَةٍ وَضَغَابِيسَ وَالنَّبِيُّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِأَعْلَى مَكَّةَ فَدَخَلْتُ وَلَمْ أُسَلِّمْ فَقَالَ ارْجِعْ فَقُلْ السَّلَامُ عَلَيْكُمْ (د عن كلدة بن حنبل)

Safvan b. Ümeyye, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’e götürmek üzere onunla bir miktar süt, altı yedi aylık bir ceylan yavrusu ve bir miktar da acur göndermişti. Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem de o sırada Mek­ke’nin yukarı taraflarında bulunuyordu. Yanına selâm vermeden girdim, o da: ″Geri dön ve es-selâmu aleyküm de″ diye buyurdu.[2]

İzinsiz bir eve girmenin veya bakmanın vebâli ve cezâsı hakkında da Sehl b. Sa’d Radiyallâhu anhu’dan şu Hadis-i Şerif nakledilmiştir:

اطَّلَعَ رَجُلٌ مِنْ جُحْرٍ فِي حُجَرِ النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَمَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِدْرًى يَحُكُّ بِهِ رَأْسَهُ فَقَالَ لَوْ أَعْلَمُ أَنَّكَ تَنْظُرُ لَطَعَنْتُ بِهِ فِي عَيْنِكَ إِنَّمَا جُعِلَ الِاسْتِئْذَانُ مِنْ أَجْلِ الْبَصَرِ (خ م عن سهل بن سعد)

Bir adam Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’in kapısındaki bir delikten içeriyi gördü. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’in elin­de de saçlarını taradığı demir ya da tahtadan ucu sivri bir tarak vardı. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem ona: ″Senin içeri doğru baktığını bilsem, bunu gözüne batırır­dım. Çünkü Allah’u Teâlâ’nın, izin istemeyi emretmiş olması, görmekten ötürü­dür.″[3]

Yine bu hususta Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

مَنْ اطَّلَعَ فِي بَيْتِ قَوْمٍ بِغَيْرِ إِذْنِهِمْ فَقَدْ حَلَّ لَهُمْ أَنْ يَفْقَئُوا عَيْنَهُ (م عن ابى هريرة)

″Her kim izinleri olmaksızın baş­kalarına ait bir evi gözetlerse, o ev halkının, o kimsenin gözünü çıkartmaları helâl olur.″[4]


[1] Sahih-i Buhârî, İsti’zan 13; Sahih-i Müslim, Âdab 7 (33-37 Sünen-i Tirmizî, İsti’zan 3.

[2] Sünen-i Ebû Dâvud, Edeb 127; Sünen-i Tirmizî, İsti’zan 18.

[3] Sahih-i Buhârî, İsti’zan 11; Sahih-i Müslim, Âdab 9 (40, 41 Sünen-i Tirmizî, İsti’zan 17.

[4] Sahih-i Müslim, Edeb 9 (43).