ANKEBûT SÛRESİ

﴿ وَعَادًا وَثَمُودَا۬ وَقَدْ تَبَيَّنَ لَكُمْ مِنْ مَسَاكِنِهِمْ۠ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ اَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّب۪يلِ وَكَانُوا مُسْتَبْصِر۪ينَۙ ﴿٣٨﴾

38. Biz, Âd ve Semud kavimlerini de helâk ettik. Onların helâkı, meskenlerinden kalan âlemetler ile size zâhir oldu. Şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi ve onları doğru yoldan uzaklaştırdı. Halbuki kendileri hakikati görmeye muktedir idiler.

İzah: Âyet-i Kerîme’de: ″Şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi ve onları doğru yoldan uzaklaştırdı. Halbuki kendileri hakikati görmeye muktedir idiler″ diye buyrulmaktadır. Bunlar, Allah’ın emirlerine uymak ağır geldiği için, nefislerine hoş geleni yaparak şeytanın yolundan gitmiş oldular. Halbuki nefislerine hâkim olup, hak olan Allah’ın yoluna tâbi olsalardı, hidâyete erebilirlerdi. Hak yolu seçmek kendi irâdelerinde idi. Şeytan bunları zorla hidâyet yolundan saptırmadı, demektir.

Hûd Aleyhisselâm’ın kavmi Ad’ın ve Sâlih Aleyhisselâm’ın kavmi Semud’un helâk olmaları hakkında geniş bilgi için Sûre-i A’râf, Âyet 65-79’e bakınız.