ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ

﴿ وَاِنَّ مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ لَمَنْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكُمْ وَمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْهِمْ خَاشِع۪ينَ لِلّٰهِۙ لَا يَشْتَرُونَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ ثَمَنًا قَل۪يلًاۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ اَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْۜ اِنَّ اللّٰهَ سَر۪يعُ الْحِسَابِ ﴿١٩٩﴾

199. Ehl-i Kitap’tan öyleleri vardır ki, Allah’a, size indirilene ve kendilerine indirilene Allah’a boyun eğerek îman ederler. Allah’ın âyetlerini dünyâ menfaati karşılığında değiştirmezler. İşte onların Rableri katında mükâfatları vardır. Şüphesiz Allah’u Teâlâ, hesabı çabuk görendir.

İzah: Câbir b. Abdullah, Katâde ve İbn-i Cüreyce Hazretlerine göre, bu Âyet-i Kerîme, Habeşistan’a hicret eden Müslümanlara çok yardımda bulunan Hz. Necâşi hakkında nâzil olmuştur. Nitekim Hz. Necâşi vefât edince, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem kendisine Allah’u Teâlâ’nın bildirmesiyle onun gıyâben cenâze namazını kıldırmıştır. İlk gıyâbî olarak cenâze namazı da o zaman kılınmıştır.

Ebû Hüreyre Radiyallâhu anhu’dan nakledilen Hadis-i Şerif’te, şöyle buyrulmuştur:

أَنَّ رَسُولَ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَعَى النَّجَاشِيَّ فِي الْيَوْمِ الَّذِى مَاتَ فِيهِ خَرَجَ إِلَى الْمُصَلَّى فَصَفَّ بِهِمْ وَكَبَّرَ أَرْبَعًا (خ ه ت عن ابى هريرة)

″Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem, Necâşi’nin vefâtını, onun öldüğü günü (mescitte bizzat) haber verdi. Sonra mescitten musallaya çıktı. Ashâbı ile saf bağlayarak dört tekbir aldı (gıyâbî olarak cenâze namazını kıldı).[1]

Yine Necâşi Hazretleri hakkında Hz. Âişe Radiyallâhu anhâ şu hâdiseyi anlatmaktadır:

لَمَّا مَاتَ النَّجَاشِىُّ رَحِمَهُ اللّٰهُ كُنَّا نَتَحَدَّثُ أنَّهُ َ يَزَالُ يُرَى عَلى قَبْرِهِ نُورٌ (د عن عائشة)

″Necâşi Rahimehullah, öldüğü zaman biz onun kabrinin üzerinde uzun müddet bir nûr görüldüğünü konuşurduk.″[2]

Necâşi, kelime olarak Habeşçe’de kral demektir. İslâmî kaynaklarda, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem zamanındaki Habeş kralı kastedilir. Asıl adı Ashame’dir. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’in sağlığında iken Müslüman olmuş, kendisine iltica eden Müslümanları himâye etmiş ve Mekkeli müşriklerin, mülteci olan Müslümanları iade taleplerini reddetmiştir. Mekke’nin fethinden önce vefât etmiş, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem, o öldüğü gün:

″Bugün sâlih bir kul vefât etti. Adı Ashame’dir, kalkın Asham’e üzerine namaz kılın!″ diye buyurmuş ve gıyâbında, Medîne’de dört tekbir getirerek cenâze namazını kıldırmıştır. Bilâhere gelen haber, onun namazı kılındığı günde vefât ettiğini te’yid etmiş, bu vesîle ile Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’in bir mûcizesi daha zâhir olmuştur.

Yine Âyet-i Kerîme’de:Allah’ın âyetlerini dünyâ menfaati karşılığında değiştirmezler diye buyrulmaktadır. Dünyânın bütün metâ’ının, parasının, mal ve mülkünün hepsinin Allah’ın yanında hiçbir değeri yoktur. İşte Âyet-i Kerîme’de anlatılan bu zatlar, dünyâlık makam ve para için Allah‘ın âyetlerini değiştirmez ve onun hükmüyle amel ederler, demektir.


[1] Sahih-i Buhârî Muhtasarı, Tecrid-i Sarih, Hadis No: 622; Sünen-i İbn-i Mâce, Cenâiz 33.

[2] Sünen-i Ebû Dâvud, Cihat 29; Kütüb-i Sitte, Hadis No: 4553.