﴿ قَالَ رَبِّ اِنّ۪ي قَتَلْتُ مِنْهُمْ نَفْسًا فَاَخَافُ اَنْ يَقْتُلُونِ ﴿٣٣﴾ وَاَخ۪ي هٰرُونُ هُوَ اَفْصَحُ مِنّ۪ي لِسَانًا فَاَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُن۪يۘ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اَنْ يُكَذِّبُونِ ﴿٣٤﴾ قَالَ سَنَشُدُّ عَضُدَكَ بِاَخ۪يكَ وَنَجْعَلُ لَكُمَا سُلْطَانًا فَلَا يَصِلُونَ اِلَيْكُمَا بِاٰيَاتِنَاۚ اَنْتُمَا وَمَنِ اتَّبَعَكُمَا الْغَالِبُونَ ﴿٣٥﴾ ﴾
33-35. Mûsâ dedi ki: ″Yâ Rabbi! Şüphesiz ben, onlardan birini öldürdüm. Bu yüzden korkarım ki, beni öldürürler.* Kardeşim Hârun’un lisânı benden daha fasîhtir (düzgündür). Onu da beni tasdik eden bir Peygamber olarak benimle beraber ve bana yardımcı gönder. Çünkü beni yalanlamalarından korkarım.″* Allah’u Teâlâ buyurdu ki: ″Senin pazunu kardeşinle kuvvetlendireceğiz. İkinize öyle bir güç vereceğiz ki, artık (düşmanlarınız) size aslâ erişemeyeceklerdir. Mûcizelerimizle (Firavun’a ve kavmine) gidin. Siz ve size tâbi olanlar gâlip geleceksiniz.″