ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ

﴿ كُنْتُمْ خَيْرَ اُمَّةٍ اُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِۜ وَلَوْ اٰمَنَ اَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْۜ مِنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَاَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَ ﴿١١٠﴾

110. Ey Mü’minler! Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten nehyeder ve Allah’a îman edersiniz. Ehl-i Kitap da îman etselerdi, elbette kendileri için hayırlı olurdu. Lâkin onlardan bir kısmı îman ettiler, çoğu ise îman etmeyerek kâfir kaldılar.

İzah: ″Ey Mü’minler! Siz, insanlar için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz...″ diye başlayan bu Âyet-i Kerîme hakkında Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

إِنَّكُمْ تَتِمُّونَ سَبْعِينَ أُمَّةً أَنْتُمْ خَيْرُهَا وَأَكْرَمُهَا عَلَى اللّٰهِ (ه ت عن بهز بن حكيم عن ابيه عن جده)

″Sizler yetmişinci ümmeti tamamlıyorsunuz. Üstelik Allah katında en hayırlı ve en değerli ümmet de sizsiniz.″[1]

Yine bu hususta Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem Hadis-i Şerif’lerinde şöyle buyurmuştur:

اِنَّ اللّٰهِ فَضَّلَنِى عَلَى الْأَنْبِيَاءِ أَوْ قَالَ أُمَّتِى عَلَى الْأُمَمِ وَأَحَلَّ لِيَ الْغَنَائِمَ (ت عن ابى امامة)

″Allah’u Teâlâ, beni diğer Peygamberlerden, ümmetimi de diğer ümmetlerden üstün kıldı ve bizim için ganîmetleri helâl kıldı.″[2]

لَمَّا خَلَقَ اللّٰهُ الْعَرْشَ كَتَبَ عَلَيْهِ بِقَلَمٍ مِنْ نُورِ طُولِ الْقَلَمِ مَا بَيْنَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ: لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِ بِهِ آخُذُ وَبِهِ أُعْطِى وَأُمَّتُهُ أَفْضَلُ الْاُمَمِ وَأَفْضَلُهَا أَبُو بَكْرِ الصِّدِّيقُ (الرافعي عن سلمان)

″Allah’u Teâlâ, Arşı yarattığı zaman uzunluğu doğu ile batı arası kadar olan nûrdan bir kalemle üzerine şunu yazdı: Lâ ilâhe illallâh Muhammed’un Resûlullâh. Onunla alır. Onunla veririm. Onun ümmeti, ümmetlerin en üstünüdür. Ümmetinin efdali de Ebû Bekir es-Sıddîk’tir.″[3]

Ayrıca bu Âyet-i Kerîme’de Allah’u Teâlâ açık bir şekilde; eğer Ehl-i Kitap, Mü’minlerin îman ettiği gibi îman etmezlerse kâfir olurlar, diye buyurmaktadır. Bu sebeple her kim ki, Allah’a ve Resûlu Muhammed Sallallâhu aleyhi ve sellem’e Mü’minlerin îman ettiği gibi îman etmezse, ister Yahudi olsun ister Hristiyan olsun veya hangi din üzere olursa olsun o kimseler kâfirdir ve ebedî Cehennemliktir.

Bu hususta Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

وَالَّذِى نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ لَا يَسْمَعُ بِى أَحَدٌ مِنْ هَذِهِ الْأُمَّةِ يَهُودِيٌّ وَلَا نَصْرَانِيٌّ ثُمَّ يَمُوتُ وَلَمْ يُؤْمِنْ بِالَّذِى أُرْسِلْتُ بِهِ اِلَّا كَانَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ (حم م عن ابى هريرة)

″Muhammed’in nefsini kudret eliyle tutan Allah’a yemin ederim ki, her kim Yahudi olsun, Hristiyan olsun beni işitir, sonra da bana gönderilenlere inanmadan ölecek olursa, mutlaka Cehennem ehlinden olacaktır.″[4]


[1] Sünen-i Tirmizî, Tefsir’ul-Kur’ân 4; Rudânî, Cem’ul-Fevâid, Hadis No: 6852.

[2] Sünen-i Tirmizî, Siyer 5.

[3] Râmûz’ul-Ehâdîs, s. 352/7; Kenz’ul-Ummal, Hadis No: 32581.

[4] Sahih-i Müslim, Îman 70 (240 Ahmed b. Hanbel, Müsned, Hadis No: 8255.