TEKVÎR SÛRESİ

﴿ اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْۙ ۖ ﴿١﴾ وَاِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْۙ ۖ ﴿٢﴾ وَاِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْۙ ۖ ﴿٣﴾ وَاِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْۙ ۖ ﴿٤﴾ وَاِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْۙ ۖ ﴿٥﴾ وَاِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْۙ ۖ ﴿٦﴾ وَاِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْۙ ۖ ﴿٧﴾ وَاِذَا الْمَوْءُ۫دَةُ سُئِلَتْۙ ﴿٨﴾ بِاَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْۚ ﴿٩﴾ وَاِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْۙ ۖ ﴿١٠﴾ وَاِذَا السَّمَٓاءُ كُشِطَتْۙ ۖ ﴿١١﴾ وَاِذَا الْجَح۪يمُ سُعِّرَتْۙ ۖ ﴿١٢﴾ وَاِذَا الْجَنَّةُ اُزْلِفَتْۙ ۖ ﴿١٣﴾ عَلِمَتْ نَفْسٌ مَٓا اَحْضَرَتْۜ ﴿١٤﴾

1-14. Güneş dürüldüğü zaman,* yıldızlar döküldüğü zaman,* dağlar yürütüldüğü zaman,* gebe develer çobansız bırakıldığı zaman,* vahşi hayvanlar (korkudan bir araya) toplandığı zaman,* denizler kaynatıldığı zaman,* ruhlar eşleştirildiği zaman,* ve diri diri gömülen kız çocuklarına sorulduğu zaman;* hangi günahınızdan dolayı öldürüldünüz? diye.* Amel defterleri açıldığı zaman,* gök, yerinden söküldüğü zaman,* Cehennem şiddetle alevlendirildiği zaman,* Cennet (Mü’minlere) yaklaştırıldığı zaman,* her nefis (hayır ve şerden) ne hazırlamış olduğunu bilecektir.

İzah: Âyet-i Kerîme’de geçen ruhların eşleştirilmesi hakkında Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

{وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ} قَالَ: الضُّرَبَاءُ كُلُّ رَجُلٍ مَعَ كُلِّ قَوْمٍ كَانُوا يَعْمَلُونَ عَمَلَهُوَذَلِكَ بِأَنَّ اللّٰهَ عَزَّ وَجَلَّ يَقُولُ: { وَكُنْتُمْ أَزْوَاجًا ثَلاثَةً فَأَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ وَأَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ مَا أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ وَالسَّابِقُونَ السَّابِقُونَ} قَالَ هُمُ الضُّرَبَاءُ (ابن كثير، التفسير القران العظيم عن النعمان بن بشير)

″Ruhlar eşleştirildiği zaman″ diye buyrulan Sûre-i Tekvîr, Âyet 7’de geçen eşleştirilme ifadesi benzerlerdir. Her kişi yaptığı ameli işleyen toplulukla beraber olur. İşte bu, Aziz ve Celil olan Allah’ın, Sûre-i Vâkıa, Âyet 7-10’da: ″İşte o gün siz üç sınıf olarak mahşere gelirsiniz.* O üç sınıfın biri Ashâb-ı Meymene’dir. Ne mutlu kimselerdir o Ashâb-ı Meymene!* Diğeri Ashâb-ı Meş’eme’dir. Ne mutsuz kimselerdir o Ashâb-ı Meş’eme!* Biri de Sâbikûndur (sebat edip ibâdette ileri geçenlerdir)″ diye geçen buyruğu ile kastettiği kimselerdir. Bunlar benzer olanlardır.[1]

Bu hususta Numân b. Beşîr Radiyallâhu anhu da şöyle nakleder:

أَنَّعُمَرَخَطَبَ النَّاسَ فَقَرَأَ: {وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ} فَقَالَ : تَزَوُّجُهَا أَنْ تُؤَلَّفَ كُلُّ شِيعَةٍ إِلَى شِيعَتِهِمْ. وَفِي رِوَايَةٍ قَالَ سُئِلَعُمَرُعَنْ قَوْلِهِ تَعَالَى: {وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ} فَقَالَيُقْرَنُ بَيْنَ الرَّجُلِ الصَّالِحِ مَعَ الرَّجُلِ الصَّالِحِوَيُقْرَنُ بَيْنَ الرَّجُلِ السُّوءِ مَعَ الرَّجُلِ السُّوءِ فِي النَّارِفَذَلِكَ تَزْوِيجُ الْأَنْفُسِ. (ابن كثير، التفسير القران العظيم عن النعمان بن بشير)

Hz. Ömer insanlara hutbe okudu ve dedi ki: ″Ruhlar eşleştirildiği zaman″ diye geçen Sûre-i Tekvîr, Âyet 7’deki, ruhların eşleşmesi; ″Her grup kendi grubuyla birleştirilip yanyana getirildiği zaman″ anlamındadır. Bir rivâyette de Hz. Ömer’e bu âyet sorulduğunda şöyle buyurmuştur: Sâlih kişi, sâlih kişiyle eşleştirilir, kötü kişi de kötü kişiyle eşleştirilir ve Cehenneme götürülür. İşte ruhların eşleştirilmesi budur.″[2]

Sonuçta herkes sevdiği ile beraberdir. Mü’minler de sevdikleri ile beraber haşredilip mahşer yerine öyle geleceklerdir. Bu hususta Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

مَن أحَبَّ قَومًا حَشَرَهُ اللّٰهُ فِى زُمْرَتِهِمْ (طب ابى قرصفة)

″Her kim bir topluluğu severse, Allah’u Teâlâ onu, o toplulukla birlikte haşreder.″[3]

Enes Radiyallâhu anhu’dan nakledilen bir diğer Hadis-i Şerif’te de, şöyle buyrulmuştur:

Bir adam, Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’e gelerek, ″Yâ Resûlallah! Kıyâmet ne zaman kopacaktır?″ diye sordu. Peygamberimiz, namaza kalktı ve namazını bitirince: ″Kıyâmetin kopmasını soran kimse nerededir?″ buyurdu. Adam: ″Benim Yâ Resûlallah!″ dedi. Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem: ″Kıyâmet için ne hazırladın?″ buyurdu. Adam: ″Kıyâmet için (nâfile olarak) fazla namaz ve oruç hazırlayamadım. Fakat ben, Allah’ı ve Resûlünü seviyorum″ dedi. Bunun üzerine Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

الْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ وَأَنْتَ مَعَ مَنْ أَحْبَبْتَ فَمَا رَأَيْتُ فَرِحَ الْمُسْلِمُونَ بَعْدَ الْإِسْلَامِ فَرَحَهُمْ بِهَذَا. (م د ت عن انس)

″Kişi sevdiğiyle beraberdir, sen de sevdiğinle beraber olacaksın.″ Enes Radiyallâhu anhu der ki: ″Müslümanların, Müslüman olmaları dışında bu söze sevindikleri kadar, başka bir şeye sevindiklerini görmedim.[4]

Hadis-i Şerif’te geçen sevgi, tek taraflı olan bir sevgi değildir. Sevgi her iki taraflı olursa, işte o zaman Hadis-i Şerif’teki müjdeye nâil olunur. Ashâb-ı Kirâm, Allah’u Teâlâ’nın ve Resûlünün emirlerine itaat ederlerdi. Peygamber Efendimiz de bu sebeple onlara karşı sevgi ve muhabbet duyardı. Bu nedenle onlara Ashab denilmiştir. Ashab ifadesi de, dost ve arkadaş anlamına gelmektedir.

Yine Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

اَلْمَرْءُ عَلَى دِينِ خَلِيلِهِ فَلْيَنْظُرْ أَحَدُكُمْ مَنْ يُخَالِلْ (حم هب ك عن ابى هريرة)

″Kişi dostunun dîni üzeredir. Bu nedenle kişi kiminle dost olacağına dikkat etsin.″[5]

Her kim Mü’minler ile birlikte olursa, mahşerde de Mü’minlerin topluluğu ile haşrolur. Sûre-i Tevbe, Âyet 119’da: Ey îman edenler! Allah’tan korkun ve sâdıklarla beraber olun″ diye buyrulmuştur.

Yine aynı şekilde, her kim dünyâda iken mücrimlerle birlikte olur ve onları dost tutarsa onlarla birlikte zincirlenerek mahşer yerine getirilir. Buna örnek olarak Allah’u Teâlâ Sûre-i Hûd, Âyet 98’de Firavun’a tâbi olanlar hakkında: ″Firavun, mahşer gününde kavminin önüne düşecek ve onları ateşe götürecektir. Varacakları yer, ne kötü bir yerdir″ diye buyurmuştur.


[1] İbn-i Kesir, Tefsir’ul-Kur’ân’il-Azim, c. 7, s. 516.

[2] İbn-i Kesir, Tefsir’ul-Kur’ân’il-Azim, c. 8, s. 332.

[3] Kenz’ul-Ummal, Hadis No: 24730.

[4] Sünen-i Tirmizî, Zühd 36; Sünen-i Ebû Dâvûd, Edeb 113; Sahih-i Müslim, Birr 50 (161-165).

[5] Ahmed b. Hanbel, Müsned, Hadis No: 8065; Rudânî, Cem’ul-Fevâid, Hadis No: 7868.