EN’ÂM SÛRESİ

﴿ فَكُلُوا مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللّٰهِ عَلَيْهِ اِنْ كُنْتُمْ بِاٰيَاتِه۪ مُؤْمِن۪ينَ ﴿١١٨﴾

118. Eğer O’nun âyetlerine îman edenlerden iseniz, Allah’ın ismi zikredilerek kesilen hayvanlardan yiyin.

İzah: Sûre-i En’âm, Âyet 118-121’in nüzul sebebine dair İbn-i Abbas Radiyallâhu anhumâ şöyle buyurmuştur:

أَتَى أُنَاسٌ النَّبِيَّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللّٰهِ أَنَأْكُلُ مَا نَقْتُلُ وَلَا نَأْكُلُ مَا يَقْتُلُ اللّٰهُ فَأَنْزَلَ اللّٰهُ {فَكُلُوا مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللّٰهِ عَلَيْهِ إِنْ كُنْتُمْ بِآيَاتِهِ مُؤْمِنِينَ إِلَى قَوْلِهِ وَإِنْ أَطَعْتُمُوهُمْ إِنَّكُمْ لَمُشْرِكُونَ} (ت عن ابن عباس)

″Yâ Resûlallah! Hayvanlardan kendi öldürdüğümüzü yiyoruz da, Allah’ın öldürdüklerinden neden yiyemiyoruz?″ diye sordular. İşte bunun üzerine Allah’u Teâlâ Sûre-i En’âm, Âyet 118-121’i indirdi.[1]

Hayvan kesilirken: ″Bismillâhi Allah’u Ekber″ demek yeterlidir. Zîrâ bu hususta Enes Radiyallâhu anhu’dan şu Hadis-i Şerif nakledilmiştir:

ضَحَّى النَّبِيُّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِكَبْشَيْنِ أَمْلَحَيْنِ أَقْرَنَيْنِ ذَبَحَهُمَا بِيَدِهِ وَسَمَّى وَكَبَّرَ وَوَضَعَ رِجْلَهُ عَلَى صِفَاحِهِمَا (خ م ن عن انس)

″Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem, iki tane alacalı ve boynuzlu koç kurban etti. Onları kendi eliyle kesti ve ″Besmele ile tekbir getirdi (Bismillâhi Allah’u Ekber, dedi). Kendi ayağını da boyunlarının üzerine koydu.″[2]

Âyet-i Kerîme’de: Allah’ın ismi zikredilerek″ diye geçen ifadeden maksat, ″Bismillâhi Allah’u Ekber″ demektir.

Allah’ın ismi zikredilmeden kesilen hayvanların yenmeyeceğine dair, aşağıda gelecek olan Sûre-i En’âm, Âyet 121 ve izahına bakınız.

﴿ وَمَا لَكُمْ اَلَّا تَأْكُلُوا مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللّٰهِ عَلَيْهِ وَقَدْ فَصَّلَ لَكُمْ مَا حَرَّمَ عَلَيْكُمْ اِلَّا مَا اضْطُرِرْتُمْ اِلَيْهِۜ وَاِنَّ كَث۪يرًا لَيُضِلُّونَ بِاَهْوَٓائِهِمْ بِغَيْرِ عِلْمٍۜ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِالْمُعْتَد۪ينَ ﴿١١٩﴾

119. Allah’ın ismi zikredilerek kesilen hayvanlardan niçin yemeyesiniz? Halbuki Allah’u Teâlâ size haram olan şeyleri ayrıntılı olarak bildirdi. Ancak haram olan şeylerden zaruret hâlinde (ölmeyecek kadar) yemeniz müstesnâ. Doğrusu birçokları, hevâlarına uyarak, hiç­bir ilme dayanmaksızın (haramı helâl, helâli de haram saymak sûretiyle) insanları doğru yoldan saptırırlar. Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir.

İzah: Allah’ın haram kıldığı şeyler; Sûre-i Bakara, Âyet 173, Sûre-i Mâide, Âyet 3, Sûre-i En’âm, Âyet 121, 145 de ve izahlarında açıklanmıştır. İslâmiyet’te haram ve helâl olan şeyler, gerek âyet ve gerekse de hadislerde açık bir şekilde belirlenmiştir. Bu hususta Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

الْحَلَالُ بَيِّنٌ وَالْحَرَامُ بَيِّنٌ وَبَيْنَهُمَا مُشَبَّهَاتٌ لَا يَعْلَمُهَا كَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ فَمَنْ اتَّقَى الْمُشَبَّهَاتِ اسْتَبْرَأَ لِدِينِهِ وَعِرْضِهِ وَمَنْ وَقَعَ فِي الشُّبُهَاتِ كَرَاعٍ يَرْعَى حَوْلَ الْحِمَى يُوشِكُ أَنْ يُوَاقِعَهُ أَلَا وَإِنَّ لِكُلِّ مَلِكٍ حِمًى أَلَا إِنَّ حِمَى اللّٰهِ فِي أَرْضِهِ مَحَارِمُهُ أَلَا وَإِنَّ فِي الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ أَلَا وَهِيَ الْقَلْبُ (خ عن النعمان بن بشير)

″Helâl bellidir, haram da bellidir. Bu ikisinin arasında çok kimselerin bilmedikleri şüpheli şeyler vardır. Kim bu şüpheli şeylerden koru­nursa, dînini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli işi işleyenler, harama düşerler. Şüpheli işleri işleyen kişi, korunun etrafında hayvanlarını otlatan kimse gibi­dir ki, koruya girmesi pek mümkündür. Dikkat ediniz, her hükümdarın bir korusu vardır. Uyanık olun, Allah’u Teâlâ’nın korusu da, haram kıldığı şeylerdir. Haberiniz olsun ki, bedende bir et parçası vardır, o düzgün olursa bütün vücut düz­gün olur. Eğer o bozuk olursa, bütün vücut bozuk olur. Haberiniz olsun ki, bu et parçası kalptir.″[3]

﴿ وَلَا تَأْكُلُوا مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللّٰهِ عَلَيْهِ وَاِنَّهُ لَفِسْقٌۜ وَاِنَّ الشَّيَاط۪ينَ لَيُوحُونَ اِلٰٓى اَوْلِيَٓائِهِمْ لِيُجَادِلُوكُمْۚ وَاِنْ اَطَعْتُمُوهُمْ اِنَّكُمْ لَمُشْرِكُونَ۟ ﴿١٢١﴾

121. Üzerine Allah’ın ismi zikredilmeden kesilen hayvanlardan yemeyin. Zîrâ o fısktır (Allah’a itaatten ayrılmadır). Muhakkak ki şeytanlar, sizinle mücâdele etmek için dostlarına (kendi kestiğinizi yiyorsunuz da, Allah’ın öldürdüğünü yemiyorsunuz diye) vesvese verirler. Eğer onlara itaat ederseniz, şüphesiz siz de müşrik olursunuz.

İzah: İkrime Hazretlerinden nakledildiğine göre, müşriklerden bâzı insanlar Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’e gel­diler ve ona dediler ki: ″Söyler misin bize, ölen bir koyunu kim öldürmüştür?″ Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem de buyurdu ki: ″Allah öldürmüştür.″ Bunun üzerine Müşrikler dediler ki: ″Sen kendi öldürdüğünü ve arkadaşlarının öldürdüğünü helâl, Allah’ın öldürdüğünü ise haram sayıyorsun ha?″ İşte bunun üzerine bu âyet nâzil oldu.

Allah’u Teâlâ bu Âyet-i Kerîme ile, putlar için kesilen hayvanların, kendiliğinden ölen hayvanların ve Allah’ın ismi zikredilmeksizin kesilen hayvanların yenilmeyeceğini beyan etmiştir.

Yukarıda Sûre-i En’âm, Âyet 118’in izahındaki Hadis-i Şerif’te geçtiği gibi hayvan kesilirken, ″Bismillâhi Allah’u Ekber″ demek yeterlidir.[4] Bu ifadesinin tam hayvan kesileceği sırada söylenilmesi lâzımdır. Bu söz ile hayvan kesmek arasına, başka bir iş veya dünyâ kelâmı girmemelidir. Şâyet bir Müslüman, Allah’ın ismini zikretmeyi unutarak terk etse, o hayvanın eti yenir.

Bu hususta da Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

إِنَّ اللّٰهَ تَجَاوَزَ عَنْ أُمَّتِي الْخَطَأَ وَالنِّسْيَانَ وَمَا اسْتُكْرِهُوا عَلَيْهِ (ه عن ابن عباس)

″Allah’u Teâlâ ümmetimden hatâ, unutma ve istemediği halde zorla yaptırılan şeyin sorumluluğunu kaldırmıştır.″[5]

Yine bu Âyet-i Kerîme hakkında İbn-i Abbas Radiyallâhu anhumâ şöyle buyurmuştur:

مَنْ نَسِىَ التَّسْمِيَةَ فَلَا بَأْسَ وَمَنْ تَعَمَّدَ فَلَا تُؤْكَلْ (اخرجه رزين عن ابن عباس)

″Şâyet bir kimse, Allah’ın ismini zikretmeyi hatâ ile veya unutarak terk ederse, o zaman yenir. Fakat kasten terk edilmesi durumunda aslâ yenilmez.″[6]

Kâ’b İbn-i Mâlik Radiyallâhu anhu’dan nakledilen bir Hadis-i Şerif’te de, şöyle buyrulmaktadır:

أَنَّ جَارِيَةً لَهُمْ كَانَتْ تَرْعَى غَنَمًا بِسَلْعٍ فَأَبْصَرَتْ بِشَاةٍ مِنْ غَنَمِهَا مَوْتًا فَكَسَرَتْ حَجَرًا فَذَبَحَتْهَا فَقَالَ لِأَهْلِهِ لَا تَأْكُلُوا حَتَّى اَسْأَلَ رَسُولَ اللّٰه صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَسَأَلَهُ فَأَمَرَهُ بِأَكْلِهَا (مالك خ عن كعب بن مالك)

″Onların koyun güden câriyeleri, bir koyunun ölmek üzere olduğunu görmüş, derhal bir taş kırarak, onunla koyunu kesmiştir. Babası, ailesine: ″Ondan yemeyin.″ Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem’e sorayım demiş ve sormuş. O da, yemelerini emretmiştir.″[7]


[1] Sünen-i Tirmizî, Tefsir’ul-Kur’ân 7; Rudânî, Cem’ul-Fevâid, Hadis No: 6951.

[2] Sahih-i Buhârî, Edâhi 14. Sahih-i Müslim, Edâhi 3 (17 Sünen-i Nesâî, Dahâya 14.

[3] Sahih-i Buhârî, Îman 37.

[4] Bakınız: Sahih-i Buhârî, Edâhi 14. Sahih-i Müslim, Edâhi 3 (17 Sünen-i Nesâî, Dahâya 14.

[5] Sünen-i İbn-i Mâce, Talak 16.

[6] Kütüb-i Sitte, Hadis No: 1950.

[7] Sahih-i Buhârî, Zebâih 18; İmam Mâlik, Muvatta, Zebâih 4; Kütüb-i Sitte, Hadis No: 1958.