YÛNUS SÛRESİ

﴿ وَجَاوَزْنَا بِبَن۪ٓي اِسْرَٓا ئ۪لَ الْبَحْرَ فَاَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ وَجُنُودُهُ بَغْيًا وَعَدْوًاۜ حَتّٰٓى اِذَٓا اَدْرَكَهُ الْغَرَقُۙ قَالَ اٰمَنْتُ اَنَّهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا الَّذ۪ٓي اٰمَنَتْ بِه۪ بَنُٓوا اِسْرَٓا ئ۪لَ وَاَنَا۬ مِنَ الْمُسْلِم۪ينَ ﴿٩٠﴾ آٰلْـٰٔنَ وَقَدْ عَصَيْتَ قَبْلُ وَكُنْتَ مِنَ الْمُفْسِد۪ينَ ﴿٩١﴾ فَالْيَوْمَ نُنَجّ۪يكَ بِبَدَنِكَ لِتَكُونَ لِمَنْ خَلْفَكَ اٰيَةًۜ وَاِنَّ كَث۪يرًا مِنَ النَّاسِ عَنْ اٰيَاتِنَا لَغَافِلُونَ۟ ﴿٩٢﴾

90-92. İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun ve askerleri de azgınlıkla, düşmanlıkla onları tâkip ettiler. Tâ ki Firavun gark olacağını anladı ve ″İsrailoğullarının îman ettiği ilahtan başka hiçbir ilah olmadığına îman ettim. Ben de Müslümanlardanım″ dedi.* Ona: ″Şimdi mi? Halbuki evvelce isyan ettin ve fesat çıkaranlardan idin″ denildi.* Biz de bugün senin cesedini kurtaracağız ki, senden sonra geleceklere bir ibret olsun. Şüphesiz ki, insanların birçoğu bizim âyetlerimizden elbette gâfildirler.

İzah: Firavun’un helâk olması ile ilgili Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ لَمَّا أَغْرَقَ اللّٰهُ فِرْعَوْنَ قَالَ {آمَنْتُ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا الَّذِي آمَنَتْ بِهِ بَنُو إِسْرَائِيلَ} فَقَالَ جِبْرِيلُ يَا مُحَمَّدُ فَلَوْ رَأَيْتَنِي وَأَنَا آخُذُ مِنْ حَالِ الْبَحْرِ فَأَدُسُّهُ فِي فِيهِ مَخَافَةَ أَنْ تُدْرِكَهُ الرَّحْمَةُ (ت عن ابن عباس)

Allah’u Teâlâ, Firavun’u suya gark ettiği vakit o: ″İsrailoğullarının îman ettiği ilahtan başka hiçbir ilah olmadığına îman ettim ve ben, Müslümanlardanım″ dedi. Cebrâil dedi ki: ″Yâ Muhammed! Rahmetin ona ulaşmasından korkarak, denizin çamurlarından alıp onun ağzını tıkarken beni görecektin!″[1]

Bu hususta geniş bilgi için Sûre-i A’râf, Âyet 136 ve Sûre-i Şuarâ, Âyet 63-66 ve izahlarına bakınız.

Yine Âyet-i Kerîme’de: ″Biz de bugün senin cesedini kurtaracağız ki, senden sonra geleceklere bir ibret olsun″ diye buyrulmaktadır.

İngilizler, Firavun’un cesedini Kızıldeniz’de aradılar. Üç bin yıldan fazla kalmış olan Firavun’un cesedinin hâlâ sağlam olduğunu gördüler. Bu ceset İngiltere bulunan bir müzede sergilenmektedir.

Allah’u Teâlâ, Firavun’un cesedini üç bin yıldan fazla denizin altında korumuş ve kullara ibret olması için, onu ne balıklara yedirmiş ne de çürütmüştür. Bu ibretlik hâdise, Allah’ın dilemesiyle, kâfirlerin eliyle ortaya çıkarılmış, onlar tarafından da korunmakta ve sergilenmektedir. İşte bu da Kur’ân-ı Kerîm’deki mûcizelerden biridir.


[1] Sünen-i Tirmizî, Tefsir’ul-Kur’ân 11.