NÂZİÂT SURESİ

﴿ فَاِذَا جَٓاءَتِ الطَّٓامَّةُ الْكُبْرٰىۘ ﴿٣٤﴾ يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْاِنْسَانُ مَا سَعٰىۙ ﴿٣٥﴾ وَبُرِّزَتِ الْجَح۪يمُ لِمَنْ يَرٰى ﴿٣٦﴾

34-36. O büyük felâket (kıyâmet) geldiği vakit,* o gün insan, neyin peşinde koşmuş olduğunu hatırlar.* Ve her gören kimseye, Cehennem açık bir şekilde gösterilir.

﴿ يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ اَيَّانَ مُرْسٰيهَاۜ ﴿٤٢﴾ ف۪يمَ اَنْتَ مِنْ ذِكْرٰيهَاۜ ﴿٤٣﴾ اِلٰى رَبِّكَ مُنْتَهٰيهَاۜ ﴿٤٤﴾ اِنَّمَٓا اَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشٰيهَاۜ ﴿٤٥﴾ كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُٓوا اِلَّا عَشِيَّةً اَوْ ضُحٰيهَا ﴿٤٦﴾

42-46. Ey Resûlüm! Senden kıyâmetin ne zaman kopacağını sorarlar.* Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki!* Onun nihâi ilmi, yalnız Rabbine aittir.* Sen, ancak kıyâmetten korkanları uyarmakla görevlisin.* Onlar, kıyâmeti gördükleri gün, dünyâda ancak bir akşam veya bir kuşluk vakti kadar kaldıklarını sanırlar.