HADÎD SÛRESİ

﴿ هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوٰى عَلَى الْعَرْشِۜ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْاَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَٓاءِ وَمَا يَعْرُجُ ف۪يهَاۜ وَهُوَ مَعَكُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ ﴿٤﴾

4. Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istivâ eden O’dur. Yere gireni ve ondan çıkanı, semâdan ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah’u Teâlâ, bütün yaptıklarınızı görür.

İzah: Gökleri ve yeri, Allah’u Teâlâ’nın altı günde yarattığına dair çok sayıda Âyet-i Kerîme vardır. Allah’ın Arş’a istivâ etmesi de, Ehl-i Sünnet itikadına göre, müteşabih olan âyetlerdendir. Bu hususta Sûre-i A’râf, Âyet 54’ün izahına bakınız.

Allah’u Teâlâ’nın her şeyi gördüğüne dair de Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

ثَلَاث مَنْ فَعَلَهُنَّ فَقَدْ طَعِمَ الْإِيمَان إِنْ عَبَدَ اللّٰه وَحْده وَأَعْطَى زَكَاة مَاله طَيِّبَة بِهَا نَفْسه فِي كُلّ عَام وَلَمْ يُعْطِ الْهَرِمَة وَلَا الرَّذِيَّة وَلَا الشَّرِطَة اللَّئِيمَة وَلَا الْمَرِيضَة وَلَكِنْ مِنْ أَوْسَط أَمْوَالكُمْ وَزَكَّى نَفْسه" وَقَالَ رَجُل يَا رَسُول اللّٰه مَا تَزْكِيَة الْمَرْء نَفْسه فَقَالَ يَعْلَم أَنَّ اللّٰه مَعَهُ حَيْثُ كَانَ. (سنن الكبرى للبيهقى عبد اللّٰه بن معاوية)

″Üç şeyi yapan îmanın tadını tatmış olur: Yalnız Allah’a ibâdet eden ve her yıl gönül hoşnutluğu ile malının zekâtını veren, yaşlı, cılız, küçük, kötü ve hasta hayvanı zekât olarak vermeyen. Mallarının orta kısmından zekât veren ve nefsini arındıran.″ Adamın birisi dedi ki: ″Yâ Resûlallah! Kişinin nefsini arındırması da ne demektir? Resûlullah Sallallâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: ″Nerede olursa olsun, Allah’u Teâlâ’nın kendisiyle beraber olduğunu bilmesidir.″[1]


[1] Beyhakî, Sünen’ul-Kübra, c. 4, s. 96; İbn-i Kesir, Tefsir’ul-Kur’ân’il-Azim, c. 8, s. 9; yine bakınız: Sünen-i Ebû Dâvud, Zekât 5.