AHZÂB SÛRESİ

﴿ اِنَّ اللّٰهَ لَعَنَ الْكَافِر۪ينَ وَاَعَدَّ لَهُمْ سَع۪يرًاۙ ﴿٦٤﴾ خَالِد۪ينَ ف۪يهَٓا اَبَدًاۚ لَا يَجِدُونَ وَلِيًّا وَلَا نَص۪يرًاۚ ﴿٦٥﴾ يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَا لَيْتَنَٓا اَطَعْنَا اللّٰهَ وَاَطَعْنَا الرَّسُولَا ﴿٦٦﴾ وَقَالُوا رَبَّنَٓا اِنَّٓا اَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَٓاءَنَا فَاَضَلُّونَا السَّب۪يلَا ﴿٦٧﴾ رَبَّنَٓا اٰتِهِمْ ضِعْفَيْنِ مِنَ الْعَذَابِ وَالْعَنْهُمْ لَعْنًا كَب۪يرًا۟ ﴿٦٨﴾

64-68. Şüphesiz ki Allah’u Teâlâ, kâfirlere lânet etmiş ve onlara şiddetli bir ateş hazırlamıştır.* Orada ebedî olarak kalırlar. Kendilerini koruyacak bir velî ve yardımcı bulamazlar.* Onların yüzleri ateşe çevrildiği gün: ″Keşke Allah’a itaat etseydik ve Resûle itaat etseydik″ derler.* Ve derler ki: ″Ey Rabbimiz! Biz, önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik. Onlar da bizi doğru yoldan saptırdılar.* Ey Rabbimiz! Onların azâbını iki kat ver. Onlara en şiddetli lânet ile lânet et.″