CÂSİYE SÛRESİ

﴿ وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَخْسَرُ الْمُبْطِلُونَ ﴿٢٧﴾ وَتَرٰى كُلَّ اُمَّةٍ جَاثِيَةً۠ كُلُّ اُمَّةٍ تُدْعٰٓى اِلٰى كِتَابِهَاۜ اَلْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٢٨﴾ هٰذَا كِتَابُنَا يَنْطِقُ عَلَيْكُمْ بِالْحَقِّۜ اِنَّا كُنَّا نَسْتَنْسِخُ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿٢٩﴾

27-29. Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Ve o gün ki, kıyâmet kopar, işte o gün kâfirler hüsrâna uğrarlar.* Görürsün ki, o günün dehşetinden her ümmet dizleri üzerine çökmüştür. Her ümmet, kendi amel defterine dâvet olunur. Onlara denir ki: ″Bugün amelinizin karşılığını görürsünüz!* İşte kitabımız (amellerinizin yazılı olduğu defter), yaptıklarınıza hak olarak şâhitlik ediyor. Şüphesiz Biz, sizin (dünyâda iken) yaptıklarınızı yazıyorduk.″

İzah: Bu âyetler ile ilgili olarak Peygamberimiz Sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

إذَا كانَ يَوْمُ القِيامَةِ أمَرَ اللّٰهُ جَهَنَّمَ فَيَخْرُجُ مِنْها عُنُقٌ ساطِعٌ مُظْلِمٌ، ثُمَّ يَقُولُ {أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَنْ لا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ* وَأَنِ اعْبُدُونِي هَذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ* وَلَقَدْ أَضَلَّ مِنْكُمْ جِبِلا كَثِيرًا أَفَلَمْ تَكُونُوا تَعْقِلُونَ* هَذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ} {وَامْتَازُوا الْيَوْمَ أَيُّهَا الْمُجْرِمُونَ} فيَتَمَيَّزُ النَّاسُ ويَجْثُونَ، وَهِيَ قَوْلُ اللّٰهِ {وَتَرَى كُلَّ أُمَّةٍ جَاثِيَةً كُلُّ أُمَّةٍ تُدْعَى إِلَى كِتَابِهَا الْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ} (ابن جرير الطبرى، جامع البيان عن ابى هريرة)

Mahşer günü, Allah’u Teâlâ Cehenneme emreder de ondan karanlık ve parlayan bir boyun çıkar ve ″Ey Âdemoğulları! Ben size demedim mi ki, şeytana ibâdet etmeyin (onun vesvesesine kapılmayın). Şüphesiz o, sizin için apaçık bir düşmandır.* Bana ibâdet edin. İşte doğru yol budur.* Yemin olsun ki şeytan, sizden birçok halkı dalâlete düşürdü. Hiç aklınızı kullanmadınız mı?* İşte bu, size vaad olunan Cehennemdir.″[1] ″Ey Mücrimler! Bugün Mü’minlerden ayrılın″[2] der. Bunun üzerine insanlar ayrılırlar ve dizleri üstü çökerler. İşte Allah’u Teâlâ’nın, Sûre-i Câsiye, Âyet 28’deki: Görürsün ki, o günün dehşetinden her ümmet dizleri üzerine çökmüştür. Her ümmet, kendi amel defterine dâvet olunur. Onlara denir ki: ″Bugün amelinizin karşılığını görürsünüz!″ buyruğu budur.[3]


[1] Sûre-i Yâsîn, Âyet 60-63.

[2] Sûre-i Yâsîn, Âyet 59.

[3] İbn-i Cerir et-Taberî, Câmi’ul-Beyan, c. 20, s. 542; İbn-i Kesir, Tefsir’ul-Kur’ân’il-Azim, c. 6, s. 585.